22 Haziran, 2006

BİR SEMT PAZARINDAN MEMLEKET OTLARI

Pazara pek yol düşüremeyenlerdenim ben. İş çıkışı en kalabalık saati olması ve toplanma telaşındaki pazar, bana itici geliyor. Oysa ben sabahın erken saatlerinde henüz kurulmuş, yeni dizayn edilip, karıştırılmamış sebze-meyveler görmekten haz duyuyorum. Ol sebeple pek uğrayamıyordum.
Tedavi olduğum hastanede cumartesi sabahına randevu verildiğinde, kendimi mis gibi reyhan, nane, sarımsak kokularıyla dolu, taze asma yaprakları, marullar derken, iç bakla, enginar en sonunda türlü otlar satan bu amcanın tezgahında bulunduğu bir semt pazarında buldum kendimi.

Her ne kadar park yeri bulmak epey bir mesele olduysa da bu çok zengin pazar beni mutlu etti. En başta ki yeşillik bizim madımak oluyor. Bursa'da bizim yüz yıllık madımağın kızıl ayak olarak satıldığını gördüğüm için, satıcıya adını sordum. Siz bilmezsiniz, o bizim tarafın, ismi madımak dedi. Sonra amca ile hemşeri olduğumuzu anlamış olduk. Sivas folkloründe oyunu olan, türküleri yıllardır var olan madımak. Bir üstte yer alan da Karadeniz Bölgesi'ne özgü diken ucu ismi verilen ot imiş. Ben daha önce görmemiştim, amcanın yalancısıyım.
Karabaş otu kalbe faydalı diye daha önce de duymuştum. (mor renkli olan) Reyhan, tere, kıvırcık ve poşetlerdeki soyulup, hazırlanmış reçellik ham incir beni mest etti.
En son Ali Paşamız kendisine salatalık fidesi aldı. Şimdi balkonda saksıda büyüyor ve minnacık salatalıklar oluştu. Biraz daha büyüyünce fotoğrafını çekecek oğluşum ve başarısını sizlerle paylaşacakmış. Ali ve başarısı deyince sınıfını geçtiği için çok mutlu kendileri. Karne hediyesi ne istersin dedim bizim hiper-şekere, mısır dedi! Markette göremeyince, akşam pazarının insan denizine dalarak temin ettik mısırları ve bugünlerde haşlayıp, yemekle meşgul. Dayısı, teyzesi, kuzeni, ablası ve ben sülale boyu pazara gittik böylece. Kendisini kutlamaya gelen aile fertleri pazar çıkışı bir karadeniz lokantasına götürdü bizi.

Bizimki karnını acele doyurup, iç kısma geçti. Ben ara sıra kontrol ediyorum tabii. Hareketli Karadeniz müziği ile iyice coşabilir kendileri diye. Tan asayiş belkemal derken fırın ustası, biraz dikkat edebilirmisiniz dedi. Bakıyorum ama dedim bir kenarda duruyor. Adamcağız, abla iyice bir takip et bak görürsün dedi. Baktım Ali Bey sütünün arkasında kuzu kuzu duruyor. Fırıncı onu göremez bile. Tabi bakmaya devam ediyorum, pideler yapıldı, küreğe dizildi, usta bir hamle yaptı, fırına atmak için, bizimki atmaca gibi atıldı ve küreğe yapışıp çekti. Adamcağız neredeyse düşecek! Meğerse gizleniyormuş, usta rahat rahat çalışıp tam fırına atacakken bu arkadan küreği çekiyormuş!
 Posted by Picasa

18 yorum:

Hülya YILMAZ dedi ki...

Semanur'cum merhaba. her türlü otu sever biri olarak zevkle okudum. ayrıca Ali Paşa'nın son maceralarını da...
sevgiler.

Adsız dedi ki...

MERHABA . YAZINI OKUDUM KÜÇÜK BEYİN YARAMAZLIĞI SEVİMLİ AMA TEHLİKELİ. UĞRAMANA MEMNUN OLDUM. YORUMUNA TEŞEKKÜRLER. DAHA SIK GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞCA KAL . İYİ GECELER.

Adsız dedi ki...

Biliyormusunuz biz bu manzaraya hasretiz,resimleri görünce memleketimizdeki semt pazari aklima geldi,pazar gezmesini helede böyle otlari cok severim,iyikide size ugramisim icim acildi.Paylasiminiz icin tesekkürler.
http//www;blogcu.com.baharcicegi

Adsız dedi ki...

ben de uzun zamandan beridir pazara çıkamıyorum. güzel tarif etmişsiniz.
bu arada umarım daha iyisinizdir.
oğlunuzu da tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
sevgiler

Adsız dedi ki...

Selam :)
Bende aynı senin gibi pazar yeni kurulurken tezgahlar daha yeni hazırlanırken görünen manzarayı çok seviyorum, özellikle ilk tezgaha konanlar daha taze daha yeni ve maydonoz ve diğer yeşillikler en azından ıslatılmamış oluyor, hani uyanık pazarcılar yapıyor ya yeşillikleri ıslatarak daha ağır göstersin terazi diye :)) Aslında bende hep erkenden pazara gidip almak istiyorum ama, hafta içi çalışıp hafta sonuda uyuyarak tembellik yapıp akşam üzeri çıkıyorum, böylece yeşillikler yarım kiloysa ıslandığı için bir kilo geliyor :))) Pazardan alış veriş yapmak daha bir ayrı güzel ya seviyorum ben :)

Bu arada maraş çorbasını sormuşsun, ölçü olmasın malzemeyi söyle demişsin, hemen tarife geçiyorum.
Çorbanın içinde dövme, bolca sarımsak, minik minik doğranmış patlıcan,az miktarda salça, bol limon suyu, bolca baharat(reyhan, nane, karabiber, kimyon, kırmızı biber)istenilen kıvamda kaynar su konularak yapılıyor, kıvamı süzme mercimek çorbası gibi oluyor, fazla sulu olunca güzel olmuyor. Aklıma gelenler bunlar, ama anneme sorup unuttuğum malzemeleri yazarım tekrar :))

Çok öptüm canım. Umarım çorbayı yapar ve beğenirsin, eşin maraşlı olduğu için çorbayı bolca yap, bu maraşlılar bu çorbadan 3 kaseden az içmezler hatırlatayım :))
Çok öperim canım.
Sevgilerimle.

NAZLICA dedi ki...

Pazar'dan alışveriş yapmayı ve tüm otları seven biri olarak çok zevk aldım yazdıklarından canım. Madımak türküsünü bilirim ama hiç yemedim. Salata olarakmı tüketiyorsunuz. Senin hiperin şekerin fırıncılığa kafayı takmış gibi gözüküyor. Kutlarım Aliyi, hayat boyu başarılı olur inşallah.Ne kadar da mütevazi, sadece mısır istemiş.Küçük şeylerden mutlu olan bir oğlun var. Ne mutlu sana. Öpüyorum canım.

Adsız dedi ki...

Aliciğin bu macerasınıda gülerek okudum :)
Sevgiler

akçahan dedi ki...

Sevgili Hülya, Mamila, Öznur, Ev kedisi, Berrin çok teşekkürler.

Pembeli çorba tarifi için teşekkür ederim. Yapacağım inşallah.

Nazlıcığım; salata olarak değil, aşı yapılır. Önce madımak dövülür. (kıyılır çok çok ince) Sonra haşlanmış etli kemik suyuna atılır. Pastırma eklenir. Soğan pembeleştirip, salça ,ilave edilir. Benim annem bir miktar da süt ilave eder. Birgün birlikte yemek dileği ile, sevgiler.

Serra dedi ki...

Bu sefer Ali beni korkuttu. Allah korusun, ikisinden birine bir sey olursa diye. Karnesi ve mutevaziligi icin aferin O'na. insallah her sinifinda daha da basarili olacak.
Ben dogrusu biraz ot ozurluyum. Hicbirinin adini dogru durust bilmem.Evlenmeden once kekikle naneyi kavanozda bakip hangisi nane bilmezdim; simdi ogrendik tabi. restaurantlarda, arkadaslarda yemeklere ilave ettikleri bu otlar cok hosuma gidiyor. Asagidaki yemege, Nazliyla yiyeceksiniz ya, beni de bekleyin. Opuyorum. Iyi haftasonlari.

MELEĞİN DÜNYASI dedi ki...

Merhabalar yeşillikleri görünce Türkiye pazarlarının kokusu burnuma doldu. Taze nane,roka, maydanoz yazın gelmesini dörtgözle bekliyorum.(yaz derken geldide bize daha izin yok.Okullar 3 ağustosta kapanıyor)
Sevgiler

one ben bir sey dedi ki...

SEMANUR MERHABA,
ALİŞİN YANINDA BİR BEN EKSİKMİŞİM HERHALDE,O LSAYDIM HERHALDE ALİŞ VE AYŞEGÜL PAZARDA DİYE PEHLİVAN TEFRİKASI:)ÇIKARDI HERHALDE.
BURSALI OLMAK HASEBİYLE OTLARI ÇOK İYİ TANIRIM.HOŞ BURASIDA OT BAKIMINDAN ÇOK ZENGİN VE BAYILIRIM.E YEMEKLERİDE GÜZEL OLUYOR SADECE EBEGÜMECİYİ SEVMEM:)
SEVGİLERİMLE:))

Adsız dedi ki...

Merhaba Akcahan,yag mantisini yapmissin bakalim begenecekmisiniz?Masada hazirken bende gelsemde senin yag mantisinin tadina baksam olurmu?birde senin elinden yesem belki daha güzel olmustur tadi,afiyet olsun.
Görüsmek dilegiyle.
Baharcicegi

vintage biscuit dedi ki...

PAZAR COK SEVERIM
DOLANMAYI GEZMEYI
AMA KUCUK YERLERDE / ISTANBULDA DEGIL:)))))

akçahan dedi ki...

Serracığım ben de her otu bilmem tatlım ama, madımağı inşallah hep birlikte yemek kısmet olur. Ali ara sıra korkutur bizi de Ablası. Ama artık iyice duruldu. Yeni tanıyanlar hiperaktif olduğuna inanmıyor.

Sevgili Melek dilerim yaz tatilinizi özlediğiniz yerlerde, sevdiklerinizle birlikte mutluluk içinde geçirmeniz kısmet olur.

Candan'cım keşke aramızda olsaydın! hem çok mutlu olurduk biz, hem de ne tefrikalar kazanırdı ülkemiz Şirinem.

Öznur ben Kayseri'nin yağ mantısı ve şebit yağlamasını çoktandır yapmak isteyip erteliyordum. Blogunda görünce hemen yapmak istedim ve çok ta hoş oldu, keşke hep birlikte yiyebilseydik canım.

Burcu benim tedavi devam ediyor. Kan iğnesiserumla alıyorum. Bir aydan önce kan değerleri yükselmezmiş. İlginden dolayı çok teşekürler canım Anneciğine ayrıca selamlar tatlım.

Vintage biscuit, haklısın arkadaşım ama, her zaman mümkün olmuyor. Ben de özellikle köy ürünleri satılan küçük kasaba pazarlarını severim. Sevgiyle ve hoşçakalın.

Adsız dedi ki...

Selam canım ;)

Maraş çorbasında mercimek çorbası kıvamı derken su miktarı için söylemiştim, ayrıca anneme sordum çorbanın içerisinde mercimekte bulunuyormuş. Bu çorba için annem çorbanın 2 saat boyunca pişmesi gerektiğini söyledi. Bu çorbanın özelliği buymuş ;))
Çorbayı çok güzel yapacağına eminim, çok merak ettim artıkın banada yollarsın 3-5 kase :))
Çok öperim.
Sevgilerimle.

akçahan dedi ki...

Sevgili Peace;

Minik şeyler derken madımağı mı kastediyorsun acaba? Madımak aşı denilen meşhur bir çorba var Sivas ve Tokat'ta. Çok ince kıyılıp haşlanmış etli kemik suyunda, madımak, bulgur, kyılmış pastırma, salça sotelenmiş soğan ve ateşten inmeden bir yarım saat kadar önce süt te ekler benim annem. Baharda olur ve dolayısı ile baharda yapılır. Genç kızların madımak toplama figürlerinin remzedildiği, yine kızlar tarafından oynanan bir de oyun ve türküsü var Sivas folklöründe. Sevgiler.

sebboy dedi ki...

Öncelikle geçmiş olsun. Bu güzel görüntüler için çok teşekkürler...

Adsız dedi ki...

This is very interesting site... »