12 Kasım, 2007

Günlük Ahval ve Mutfak Çalışmaları Üzerine...




Bugün tekrarlayıp durduğum bir dize ile başlamak istiyorum uzunca bir ara paylaşımda bulunamadığım bloguma.

"Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader,

Aldırma, bu dünya böyle gelmiş böyle gider."

diyen şair sanki tekerrürden ibaret olan tarihimize bir atıfta bulunmuş. Dünyanın belki de en stratejik noktasında yer alan, ABD' si, AB ve de Amerika'nın yapışık ikizi İsrail'in iştahını kabartan ve sürekli bir savaş ortamında olan vatanımız. Sürekli savaş derken illa sıcak savaş demek değil elbette, ekonomik ve de başarı yüzdesi en fazla, masrafı en az olan kültürel savaşı küçümsememek lazım.

Kurtlar sofrasında ki iştah kabartma ve elde etme planları her zaman mevcut olan ülkemiz. Sadece Osmanlı'nın Hasta Adamlık döneminde değil her an paylaşım planları yapılıp, zayıf düşme ve de düşürülme projeleri takip edilen memleketimiz.

Kültür emperyalizmine sürekli maruz kalan, ayrıca söz söyleyip, kamu oyunu etkilemeye çalışan odakların kimin adına hareket ettikleri çok da net olmayan ahvalimiz.

Ajanların cirit atıp, doğusunda sözde kürt devleti kurmak adına kendilerine oluşturmak istedikleri parsada insanımızın kandırılıp, taşeron olarak kullanıldığı vatanımız.

Askerleri şehit ve esir edilip, tansiyonu yükselterek Kuzey Irak cehennemine bilinçli olarak çekilmeye çalışılan ülkemiz. ABD 'nin Baba Bush zamanından belirli olup, Clinton zamanında uygulama hızından pek memnun kalınmayan ve Oğul Bush zamanında dört dörtlük uygulanan planlarının gereğidir bunlar, İran ve Türkiye'nin parçalanma planları ve operasyon içinde bazı taşların yerine oturtulması için oluşturulan sebeplerden biridir PKK saldırıları ve bu oyunun en önemli dama taşı da 11 Eylül Saldırısı olmuştur. 11 Eylül vakası olmasaydı hangi sebeple Irak'a gelebilirlerdi ki...

Çok uzattım Arkadaşlar bunlar hepimizce malum hadiseler esasında, lakin zülfüyare dokununca paylaşmak, belki dertleşmek benimkisi. Bize düşen tabii ki birlik beraberlik içinde, infiale sebebiyet vermeden, bilinçli ve düşünerek hareket etmek, günübirlik politikalardan uzak, planlı-programlı hareket edebilmek.

Şairin şu yazacağım son dizeleri de, Türkiye adına imza atıp, askerleri teslim alan malum milletvekillerini görünce sanki henüz söylemniş gibi geldi:

Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!

Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

Bugünlerde çokca kullanılan deyimle, atrık bu şiir de benim sözümün bittiği yer olsun, bunun üzerine ne domates reçeli yapılır ne de turşu kurulur arkadaşlar!