30 Aralık, 2007
Bayramdan bu yana...
Kendileri gözünü açabildiği günlerde başta kendi ayakları olmak üzere çok eşşiz(!) manzalar görüntüledi.
En üsteki çalıkuşu ve bu alt resim daha iyi günlerinden. Şimdi daha incelmiş ve de nazlanmış olarak annesini yormaya devam ederken hepinize sağlıklı güzel günler diliyoruz.
19 Aralık, 2007
Kurban Bayramlarına Yolculuk...
Artık yazmam gerek, dostlar habersiz kaldı deyip de bilgisayarımı açmaya dahi fırsat bulamadığım günlerden herhangi biri gibi bugün de çok yoğun ve ardında uykusuz, yorgun bir ben bırakarak çekip gidiyor.
Oysa haberleştiğim tüm dostları özledim ve bugün bunları paylaşsam dediğim ne çok kelime dağılıp, harf olup çekip gitti. Yarın sabah mı yazsam dedim ama, biliyorum bayram telaşı yazamam. Tanıyanlarca malum olan bizim başkaban yarın bayram namazına oradan da kurban kesmeye gidecek babası ile. Artık büyümüş.
Çocukluğumuzda bize söylendiği gibi Allah'a kurban olan bu hayvanlara kolaylık verileceğini, sırat köprüsünde buluşmak üzere canının uçacağını öğrendi o da..
Çocukluğumuz dedim değil mi biraz önce... Hatırladığım ilk kurban bayramı... Her yer kar, yol açılmamış yerlerde kar küçücük dizlerimin çok fevkinde.. İsmi de bayramla eşleşen kardeşim arefe günü doğmuş, yatıyorlar Annemle içerde. Ben iki de bir bahçe kapısından boynumu uzatıp, babam geliyor mu diye bakıyorum. Babam kurban kesmeye gitmişti, her yerde hakim olan tek renk bayram sabahı alacalanmıştı. Karbeyaz olsun isterim ol sebepten ben bu bayramı. Zira o küçük kız komşu evlerin kestiği kurbanlardan dolayı beyaz kar üstünde kırmızı kanları, kurban payı dağıtan daha büyücek komşu çocuklarını, bir türlü gelmediğini düşündüğü babasını beklediğini ve içerde yanan kok kömürünün etkisi ile yarı boruya kadar kıpkırmızı olmuş sobayı hatırlar. Annesinin kardeşi doğmadan diktiği cicili elbisesi ile girip çıkar karlara, kurbanlara bakar.
Yine ol sebebten Hz. İsmail'i, babası İbrahim'i çok sever ve hep hikayelerini düşünürdü babasını beklerken. Henüz tv karşısına mıhlanma devrine geçilmediğinden her akşam çocuklara anlatılıp, can kulağı ile dinlenen hikayelere Kurban Bayramı yaklaşırken de onları dinlemiştir.
İnsanımızın, bütün müslümanların bayramı bayram gibi yaşamasını, çocukların, fakirlerin sevindirilip, huzurlu ve mutlu bir bayram dilerim.
Hoşçakalın efendim.
12 Kasım, 2007
Günlük Ahval ve Mutfak Çalışmaları Üzerine...
Bugün tekrarlayıp durduğum bir dize ile başlamak istiyorum uzunca bir ara paylaşımda bulunamadığım bloguma.
"Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader,
Aldırma, bu dünya böyle gelmiş böyle gider."
diyen şair sanki tekerrürden ibaret olan tarihimize bir atıfta bulunmuş. Dünyanın belki de en stratejik noktasında yer alan, ABD' si, AB ve de Amerika'nın yapışık ikizi İsrail'in iştahını kabartan ve sürekli bir savaş ortamında olan vatanımız. Sürekli savaş derken illa sıcak savaş demek değil elbette, ekonomik ve de başarı yüzdesi en fazla, masrafı en az olan kültürel savaşı küçümsememek lazım.
Kurtlar sofrasında ki iştah kabartma ve elde etme planları her zaman mevcut olan ülkemiz. Sadece Osmanlı'nın Hasta Adamlık döneminde değil her an paylaşım planları yapılıp, zayıf düşme ve de düşürülme projeleri takip edilen memleketimiz.
Kültür emperyalizmine sürekli maruz kalan, ayrıca söz söyleyip, kamu oyunu etkilemeye çalışan odakların kimin adına hareket ettikleri çok da net olmayan ahvalimiz.
Ajanların cirit atıp, doğusunda sözde kürt devleti kurmak adına kendilerine oluşturmak istedikleri parsada insanımızın kandırılıp, taşeron olarak kullanıldığı vatanımız.
Askerleri şehit ve esir edilip, tansiyonu yükselterek Kuzey Irak cehennemine bilinçli olarak çekilmeye çalışılan ülkemiz. ABD 'nin Baba Bush zamanından belirli olup, Clinton zamanında uygulama hızından pek memnun kalınmayan ve Oğul Bush zamanında dört dörtlük uygulanan planlarının gereğidir bunlar, İran ve Türkiye'nin parçalanma planları ve operasyon içinde bazı taşların yerine oturtulması için oluşturulan sebeplerden biridir PKK saldırıları ve bu oyunun en önemli dama taşı da 11 Eylül Saldırısı olmuştur. 11 Eylül vakası olmasaydı hangi sebeple Irak'a gelebilirlerdi ki...
Çok uzattım Arkadaşlar bunlar hepimizce malum hadiseler esasında, lakin zülfüyare dokununca paylaşmak, belki dertleşmek benimkisi. Bize düşen tabii ki birlik beraberlik içinde, infiale sebebiyet vermeden, bilinçli ve düşünerek hareket etmek, günübirlik politikalardan uzak, planlı-programlı hareket edebilmek.
Şairin şu yazacağım son dizeleri de, Türkiye adına imza atıp, askerleri teslim alan malum milletvekillerini görünce sanki henüz söylemniş gibi geldi:
Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?
Bugünlerde çokca kullanılan deyimle, atrık bu şiir de benim sözümün bittiği yer olsun, bunun üzerine ne domates reçeli yapılır ne de turşu kurulur arkadaşlar!
29 Ekim, 2007
Cumhuriyet Bayramı
11 Ekim, 2007
Bayramınız Mübarek Olsun
Belki o zaman dalından bir gül goncası gibi koparılan ve sanki " bensiz bayramınız mübarek olsun deyip, göklere kanat vuran kahramanlara vazifemizi yapabiliriz.
Yazımı okuyan ve duygularımı paylaşan ziyaretçilerimden tüm şehitlerimiz için bir Fatiha talebi ile hayırlı bayramlar efendim.
09 Ekim, 2007
Un Helvası
Un Helvasının ölçülü yapımını gerçekleştirdikten sonra artık tarif verebiliriz sanırım.
- 1 paket tereyağı ve bir kahve fincanı sıvıyağda 2 bardaktan bir parmak fazla unu pembeleşinceye kadar kısık ateşte devamlı karıştırmak sureti ile kavuruyoruz.
- 2 bardak ılık sütte 2 bardak şekeri eritip, pembeleşen unun üzerine döküyoruz. Bir iki kez karıştırıp altını kapatıyoruz. Karıştırmaya devam ediyoruz. Altını kapattıktan sonra süt kalıyor ama merak etmeyin karıştırıken mevcut ısının etkisi ile çekiyor.
Geçmiş kandiliniz mübarek olsun. Selam ile efendim.
08 Ekim, 2007
01 Ekim, 2007
Florya'da Bir Paşa
Bizim Paşa'nın tabiri ile uçaklı tesis, Florya Tesislerine havalimanından her misafir uğurlayışımızda gitmemiz artk adetten. Paşa ve Ablası çok sevdiği için, amcalarını yolcu edip yoldüşürdük. Paşamız epeydir sizlere arz-ı endam eyleyemediği için görüntüsünü ekletti, hepinize sevgileri ile...
Ramazan sofralarından görüntüler alt poslarda.
Kahvaltılıklardan...
Bir ona bir buna koştururken, biraz kaşlı-gözlü olan gözlememiz.
Anneanne usulu fasulye kavurması hem yemek, hem kahvaltılık olabilmekte ve benim z.yağlıdan sonra fasulyenin en sevdiğim hali. Fasulyeler az tuzlu suda haşladıktan sonra, bol soğan ile soteliyoruz. Bir büyük fincan süt ilave edip pişiriyoruz. Pulbiber ve yumurta kırıp tamamlıyoruz. Ben evin güneyli ferdinin damak zevkine uygun olması açısından sarımsak ve yarım kaşık yemeklik nar ekşisinden ekledim bu kez.
06 Eylül, 2007
Son Göynük Görüntüleri
Altta görülen yemeklerin yanı sıra keşli-cevizli erişte gibi yöresel lezzetlerin bulunduğu Paşazade Restorant'ın girişi.
05 Eylül, 2007
Sünnet Gölü ve Göynük'ten..
Göynük... Biz ailece daha çok beğendik Mudurnu'dan. Tam bir tarih kenti.. Diğer görüntüler ve Paşazade Lokantası'ndan yöresel yemekler bir sonraki posta kalsın..
Abant Gölü
Hayalini kurduğu mesleklere, derslerine çok çalışıp 'ağa' olmayı da ekleyen minik kuşumuz at üzerinde hayatının en mutlu dakikalarını yaşarken.. Zaten ağa olmayı da at sahibi olunacağı için pek istiyoruz.