27 Haziran, 2006

BELİ BAĞLI YA DA BELİ KIRIK

Beli kırık bizim ailede en sevilen patlıcan yemeklerinden. Biz ismini beli kırık olarak biliyoruz ama, bazı yemek kitaplarında beli bağlı olarak ta rastladım.

Yapılışına gelince;

- Patlıcanların iki parmak kadar siyahı bırakılıp, diğer kısımlar tamamen soyulur. Soyulmayan kısım hizasına kadar dilim dilim kesilir.

- Patlıcanları kızartıp, havlu peçeteye alıyoruz. Bu yaz günlerinde 2 kaşık zeytinyağı ile tuzunu atıp tepsiye yerleştirilerek, üzeri folyolanıp fırında pişirilerek daha hafif versiyonunu hazırlamak mümkün.

- Kıyma, 2 dilim ekmek içi, baharatlarla köfte içi hazırlanıp, dilimlerin arasına yerleştirilir.

- Domates rendelenir. Sarımsakta ilave edilerek, arzu edilen baharatlar ve susuz ise yarım bardak su ilavesi ile sosu hazırlanır.

- Beli kırıkların üzerine dökülerek fırına verilir. 20-25 dakika pişirilip, servis hazır duruma gelir.

Yapmayı düşünenlere şimdiden afiyet olsun. Hoşçakalın.

26 Haziran, 2006

İNCE İŞLER VE KENDİME GÜLLER

Bohça kurdele nakışı tekniği ile yapıldı. Ben kurdele nakışını çok sevmiştim. Hem ışıltılı ve rengarek olması, hem de hızlı ilerleyen bir teknik olduğu için. Ama bu modeldeki karanfiller daha bir hoşuma gitti. Daha önceki yayınladığım modellerde bazı arkadaşlar, yıkanınca bozuluyormu diye sormuşlardı ama henüz yeni yapıldığı için cevap verememiştim. Bu arada yıkadım ve hiç birşey olmadı. Gönül rahatlığı içinde tavsiye edebilirim.
Seccade ve aşağıdaki nevresim yine Kamile'nin okulda yaptığı işlerden. Seccade çok sevdiğimiz bir ablamıza hediye, nevresim de sipariş çalışılmış. Beyaz kumaş üzerine nevresim kumaşından ve beyaz renkli aplike çalışılıp, etrafına fisto geçirilmiş. Bir ara da bana yaptığı kanaviçeli pike takımı ve nevresimi paylaşacağım sizinle diyorum ama, sandıktan çıkarabilirsem bir gayret edebilirsem.

Kendime güller demiştim. Bu ay benim blogum bir yaşını tamamlamış oldu. Güller de ol sebepten burada. Blogumu açtığıma en çok sevgiyi, dostluğu paylaştığım insanları tanıdığım için mutluyum. Bizim burada, bir grup arkadaşla paylaştıklarımız yüreklerdeki samimiyet oldu, sanal bir arkadaşlıktan öte. Kimi arkadaşlarımla bizzat görüşmek kısmet olduğunda aynı hislerin devamını hissetmek çok güzeldi...

Biz perşembe günü Kütahya'ya gideceğiz kısmetse. 3-4 günlüğüne. Yeğenimin orada asker ve yemin töreni var ay sonunda. Aliciğim asker kıyafetlerini şimdiden hazırladı. Abilerle beraber "her şey vatan için" ve "vatan sana canım feda" diye bağıracakmış. Bu sözleri öğrenmiş önceden, muhtemelen küçük dayısından. Bu ara beni askeriyeye götürecekler diye ne desek yapıyor ve bol bol nezle görmemişcesine gür sesi ile bağırıyor. "Vatan sana canım feda!" Hoşçakalın.
 Posted by Picasa

22 Haziran, 2006

BİR SEMT PAZARINDAN MEMLEKET OTLARI

Pazara pek yol düşüremeyenlerdenim ben. İş çıkışı en kalabalık saati olması ve toplanma telaşındaki pazar, bana itici geliyor. Oysa ben sabahın erken saatlerinde henüz kurulmuş, yeni dizayn edilip, karıştırılmamış sebze-meyveler görmekten haz duyuyorum. Ol sebeple pek uğrayamıyordum.
Tedavi olduğum hastanede cumartesi sabahına randevu verildiğinde, kendimi mis gibi reyhan, nane, sarımsak kokularıyla dolu, taze asma yaprakları, marullar derken, iç bakla, enginar en sonunda türlü otlar satan bu amcanın tezgahında bulunduğu bir semt pazarında buldum kendimi.

Her ne kadar park yeri bulmak epey bir mesele olduysa da bu çok zengin pazar beni mutlu etti. En başta ki yeşillik bizim madımak oluyor. Bursa'da bizim yüz yıllık madımağın kızıl ayak olarak satıldığını gördüğüm için, satıcıya adını sordum. Siz bilmezsiniz, o bizim tarafın, ismi madımak dedi. Sonra amca ile hemşeri olduğumuzu anlamış olduk. Sivas folkloründe oyunu olan, türküleri yıllardır var olan madımak. Bir üstte yer alan da Karadeniz Bölgesi'ne özgü diken ucu ismi verilen ot imiş. Ben daha önce görmemiştim, amcanın yalancısıyım.
Karabaş otu kalbe faydalı diye daha önce de duymuştum. (mor renkli olan) Reyhan, tere, kıvırcık ve poşetlerdeki soyulup, hazırlanmış reçellik ham incir beni mest etti.
En son Ali Paşamız kendisine salatalık fidesi aldı. Şimdi balkonda saksıda büyüyor ve minnacık salatalıklar oluştu. Biraz daha büyüyünce fotoğrafını çekecek oğluşum ve başarısını sizlerle paylaşacakmış. Ali ve başarısı deyince sınıfını geçtiği için çok mutlu kendileri. Karne hediyesi ne istersin dedim bizim hiper-şekere, mısır dedi! Markette göremeyince, akşam pazarının insan denizine dalarak temin ettik mısırları ve bugünlerde haşlayıp, yemekle meşgul. Dayısı, teyzesi, kuzeni, ablası ve ben sülale boyu pazara gittik böylece. Kendisini kutlamaya gelen aile fertleri pazar çıkışı bir karadeniz lokantasına götürdü bizi.

Bizimki karnını acele doyurup, iç kısma geçti. Ben ara sıra kontrol ediyorum tabii. Hareketli Karadeniz müziği ile iyice coşabilir kendileri diye. Tan asayiş belkemal derken fırın ustası, biraz dikkat edebilirmisiniz dedi. Bakıyorum ama dedim bir kenarda duruyor. Adamcağız, abla iyice bir takip et bak görürsün dedi. Baktım Ali Bey sütünün arkasında kuzu kuzu duruyor. Fırıncı onu göremez bile. Tabi bakmaya devam ediyorum, pideler yapıldı, küreğe dizildi, usta bir hamle yaptı, fırına atmak için, bizimki atmaca gibi atıldı ve küreğe yapışıp çekti. Adamcağız neredeyse düşecek! Meğerse gizleniyormuş, usta rahat rahat çalışıp tam fırına atacakken bu arkadan küreği çekiyormuş!
 Posted by Picasa

20 Haziran, 2006

BİR KERMESTEN GÖRÜNTÜLER

Öncelikle sağlığımla ilgilen tüm dostlara sonsuz teşekkürlerimi sunarak başlamak istiyorum. Tedavim devam ediyor, inşallah daha iyi olacağım.
Bu görüntüler hastalanmadan hemen önce bir hayır kermesinden kaydedilenler. Çiçeklenmiş ağaçlar gibi güzel niyetlerin ürünü olan bu çabaların meyveye dönüşmesini, toplumumuzda aydınlık yönünde bir çıra olmasını diliyor, hepinize güzel günler diliyorum. Hoşçakalın.
 Posted by Picasa



 Posted by Picasa



 Posted by Picasa

14 Haziran, 2006

YİNE RAHATSIZIM

Bloguma hastalıkla ilgili bir şey yazmama kararı almıştım. Zira bu yıl benim için sağlık açısından pek iyi geçmedi. Daha zor durumda nice insan var, halimize şükür tabii ki de. Sadece, okuyanları sıkmak istemiyorum. Ama merak eden dostlarım olduğu için kısaca yazayım. Ben sadece 1 gün işe gidebildim evdeyim veçoğunlukla istirahat etmek durumundayım. Derin anemi tedavisi oluyorum. Günde 1 saat hastaneye gidip-geliyorum. Serra, Nazlı ve tüm dostlarıma selamlar. Sevgiyle ve hoşçakalın.

09 Haziran, 2006

FATMA VE KAMİLE'DEN HEDİYELER

Arkadaşlar Merhaba;
Öncelikle rahatsızlığım dolayısı ile geçmiş olsun dileğinde bulunan Sevgili Dostlara gönül dolusu teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bugün kendimi biraz daha iyi hissediyorum.

Aşağıdaki yazmalar ve kanaviçe Fatma'nın, seccade Kamile'den,son gezimizde verilen hediyeler. Kamile mefruşata gidiyor, çok güzel çalışmaları oldu. Bizim küçükhanımın çeyizine pike takımı, bana da nevresim yaptı, bir ara paylaşacağım sizlerle. Etrafa hediye safhasını tamamlayınca sipariş te çalışmaya başladı, hamarat insanların hali başka oluyor tabii.


Güzel bir gün dileği ile hoşçakalın.




Posted by Picasa

06 Haziran, 2006

Kısa Bir Ara

Sevgili arkadaşlar;
rahatsızlığım sebebiyle,haftasonundan beri,evdeyim. Bu yüzden blogumu güncelleyemiyorum ve sizleri ziyaret edemiyorum.İyileştiğimde görüşmek üzere hoşçakalın.

01 Haziran, 2006

TUTKULU SÜPRİZ PARFE

Tutkulu parfe'nin ilham kaynağı Emeklilik Hobilerimden Sevgili Hülya oldu. Blogunda limonlu çilekli parfeyi okuyunca, sıcak günlerde iyi gidecek bir parfe yapmak istedim. Evde kakaolu krem şanti olduğundan ve petibör cinsi bisküvi ile fazlaca aram olmadığından sevdiğim bir bisküvi çeşitiyle yapsam nasıl olur diye düşündüm ve en sevdiğim çeşit olan çikolatalı tutku bisküvide karar kıldım. Hem çikolatalı, hem fındık aromalı oluşuyla ve de uzak diyarlara yaptığım mutlu bir yolculuğu hatırlattığı için tercih ettiğim bir tür oldu.

Çocukluğumda bakkal amcalardan aldığımız, araya lokum yerleştirilip elimize tutuşturulanları saymazsak, sonraki yıllarda pek sevemedim kendilerini. Fakültede arkadaşlarımın sınav dönemlerinde kantinden öğle yemeği niyetine tükettikleri piknik bisküvileri de beni cezbedemedi. Aç dururum dinç dururum felsefesi ile akşamı beklerdim. Uzak diyarlara uçarken, o vakitler henüz yeni ürün tutkulardan ikram ettiler. Acıkmıştım ama felsefe belli olduğu için kızıma devrettim. Küçükhanımın ısrarıyla tattım ve hikayemiz de böylece başladı. Tarifimize gelecek olursak;

Malzemeler:

- 2 paket krem şanti
- 3 bardak süt
- 2 paket çikolatalı tutku bisküvi
- 10 adet fındıklı süpriz çikolata

YAPILIŞI

1- Bisküvileri rondodan geçiriyoruz.
2- 3 bardak süt ile çırptığımız şantiye ekliyoruz.
3- Çikolataların yarısını ince ince kıyıp hafifçe karıştırıyoruz.
4- Borcama boşaltıp, üzerini kalan çikolatalarla süsleyip, buzluğa kaldırıyoruz.


 Posted by Picasa