31 Mart, 2006

RULO ÇÖREK VE SEVGİ TOPU BUZDOLABI ÖRTÜSÜ

Rulo çöreği Filiz, kahvaltıya yapmıştı. Pratik ve lezzetli olduğu için paylaşmak istedim.
- 3 yumurta, yarım paket eritilmiş katı yağ, 1 çay bardağı sıvı yağ, 1 su bardağı süt, kabartma tozu, tuz ve yarım tatlı kaşığı şeker ile yumuşak kıvamda bir hamur yoğuruyoruz.
- İç malzemesi olarak, ceviz ve kavrulmuş susam, arzuya göre peynir maydanoz gibi iç malzemesini yapıp, üzerine yumurta sarısı sürerek,susam-çörek otu serpilip, fırına veriliyor.
Bu buzdolabı örtüsü de Mevlude'den.Orta kısımları benim yatak takımı ile aynı. Beyaz zemin üzerinde desenler belli olmayınca, renkli kağıt yerleştirerek görüntüledim. İsmi de 'sevgi topu' olsun istedim.

27 Mart, 2006

İÇLİ KÖFTENİN TEKNOLOJİ TURU

Pazar günü eşimin yeğeni ve ailesi misafirimizdi. Filiz' de gelince saat geç te olsa, üç elden yapabiliriz deyip, niyetlendik. Daha önce bloguma eklediğim için, bu sefer düşünmemiştim ama, gelin hanımdan inceliklerini öğrenince sizlerle paylaşmak istedim.
"Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu" sözü gibi mutfak cihazları da, hanımların zor yapabildiklerini kolaylaştırabiliyor. Bu daha önce de belirtmiştim, kıyma makinası. İçli köfte ve sucuk yapma aparatları da eklenmiş. Benim aldığım cihazdan başka, erişte kesebilme v.s. özelliği olanlarda vardı ama, bu benim için yeterli olduğu için, düşünmedim.
Daha önceki kullanımımda, elde yaptığım zamankine yakın eni-konu yoğurdum. Daha sonra içli köfte aparatını takarak, ruloları eşit ölçüde koparıp, altını-üstünü elde yaparken olduğu gibi kapattım. Bu kez;

Karışıma son anda, irmiği ilave edip, su ile yumuşatarak (katı olursa zorlanıyor) kıyma makinasından iki kez geçirdik. Ben bu kısmı hiç yapmadığım için daha fazla emek ve zaman harcamıştım. Hem de elde o kadar iyi yoğurmak zor.
İki kez makinadan geçirdiğimiz harcı, kıyma aparatlarını çıkarıp, içli köfte aparatlarını takarak, ruloları istediğiniz yerden elinizle keserek, avuç içine alıp, alt kısmını kapatıp, iç malzemesini koyarak, kapatıyoruz.
Yapılan köfteleri, limon suyu veya sumak-nar ekşisi eklenmiş suda haşlarsanız dağılmasını önlüyor. Benim bu sefer öğrendiklerim, harcı iki kez kıyma makinasından geçirmek ve tüm makina aşamalarında harcın katı olmamasına özen gösterilmesi gerektiği oldu. Böylelikle incecik ve muntazam köfteleriniz oluyor. Biz üzerine bir kaç kaşık haşlama suyu ilave edilmiş salçalı sos döküyoruz. K.Maraşlılar sade servis yapıyor. Daha önce tarifini verdiğim ve genelde herkes tarafından bilinen bir yemek olduğunu düşündüğüm için sadece makina kullanım aşamalarına yer verdim. Gerekirse yardımcı olabilirim. Bizim gibi bir orduya yetecek kadar haşladıysanız (misafirlerim olduğu için bol olsun istemiştim) kalanı dondurucuya alıp, buharda çözerek, aynı lezzeti daha sonra tatma imkanı bulabilirsiniz.

Bu hafta sonu Aliciğimi en mutlu eden, kuzeninin çocuklarının kendisine 'küçük amca' ya da sadece 'amca' diye hitap etmeleri oldu. Böylelikle, çok kıymetli(!) oyuncaklarıyla oynamalarına izin verdi. Bir ara, en gözde oyuncak kırılınca, amcalığı unutup haşlayacak oldu ama, amca olmanın vakarı ağır bastı. Kendisinden iki yaş küçük Ömer ve küçüğü Selimcan tarafından, vedalaşırken eli öpüldü. Hayatında henüz hiç kimsenin elini öpmemiş olan bizimkinin elini çok tabi olarak uzatmasına çok şaşırdık. Bu arada, ablamız halalığa terfi edemedi, O'na yine abla dendi ve el falan da isteyen olmadı. Var bu Ali Bey'in amcalığında bir hikmet!

26 Mart, 2006

EVVELA GELDİ BAHAR VE BİR DEMET DANTEL



Bu örtü de küçük gelinimizden. Polyester ip kullanılmış, zambak dantel diyebiliriz ismine. Bu hafta sonumuz yine çok yoğun geçti. Yatılı misafirlerimiz vardı, yorulduk ama güzel, dolu dolu geçti. İçli köfte aparatlı, kıyma makinasında içli köfte yapımı benim uyguladığımdan çok daha kolaymış. Eltimin oğlu ve gelini misafirimizdi. Sağolsun, gelin hanımla birlikte yaptık içli köfteyi bu sefer ve makina ile yapmanın püf noktalarını öğrendim. Sizler için de kare kare görüntüledim, en kısa zamanda paylaşacağım inşallah ve hep birlikte kağıt gibi incecik köfteleri, çok da zor olmayacak şekilde yaparız kısmetse. Bu arada, eltim benden 11-12 yaş büyük erken evlenmiş, gelini de 7 yaş küçük ben de ortalarında yer alıyorum böylece ve bana her ikiside elti gibi geliyor, kendimi öyle yarım kayınvalide gibi hissedemiyorum Maraş'taki eltime vekaleten pekala kayınvalide olabilirdim ama, aman kalsın!.. Yukardaki havlu kenarı da, yine kardeşimin eşine ait. Elimde çok dosya ve sırada bekleyen kendi işlerim de olunca tek tek koymak istemedim.

Bu bizim yeğen Ayşecik. Yeni cicileri ile arz-ı endam edip, poz vermek istedi, görüntüledik.
"Evvela geldi bahar,tüm ağaçlar don giydi" der bir dizesinde Koca Yunus. Bizim sokaktaki ağaçlar, bu yıl dallarından eksilmeyen bir de delikanlı giydiler sanırım. Pırıl pırıl bir gün dileği ile hoşçakalın.

24 Mart, 2006

BAHARDA SON BİR KARNIBAHAR


Merhaba;
Aslında bu hafta hep dantel koymayı düşünmüştüm bloguma ama, bir-iki ufak değişiklikle sevmeyenler tarafından da yenilebilen bu tarifi sizlerle paylaşmak istedim.

Öncelikle, çiçeklere ayırdığımız karnıbaharı tuzlu-limonlu suda haşlıyoruz.
Un, yumurta, istenilen baharatlar, soda ve kaşar rendesini karıştırıyoruz.
Haşlanmış çiçekleri karışıma bulayıp, kızartıyor ve yoğurtla (istenirse sarımsaklı) servis yapıyoruz. Ben bazen kaşar yerine, erime özelliği olan tulum peynirimizden de kullandığım oluyor, daha sevilen bir tat oluyor. Hepinize güzel bir hafta sonu dleği ile, hoşçakalın.

22 Mart, 2006

SEVGİ ÇİÇEĞİ / SEVGİ NEYDİ?


Bu takıma ben, 'sevgi çiçeği' diyorum. Buraya yazılırken verilmiş bir isim değil bu. Dantelinin orta kısmını, yeni oluşmaya başlamış ayçiçeğine benzetirim. Lakin sevgi ve fedakarlık sonucu verilen bir emek olduğu için, bu isim daha uygun gelmiştir, bana. Bu takımın danteli ve nakışları, bizim ailenin 3.kızı, İnanç'ın Annesi tarafından, rahatsızlığına ve yine benim okul yıllarında çokca tekrar ettiğim, 'boşuna uğraşmayın, kullanmam bile' sadalarıma rağmen, görev yaptıkları Trakya'nın bir köyünde yalnızlığına, kardeşlerinin hayalini katarak yapılan bir el emeği, göznuru.

Selvi Boylum Al Yazmalımda çokça duyduğumuz üzre, sevgi neydi? Sevgi emekti, fedakarlık demekti. Sevgi, hiç yaşamadığı köy hayatına, kimi zaman karlı dağların ardına varıp, oradaki hayata dahil olup, her biri, bir gonca olan çocuklara, goncaya bir yudum su verircesine bir harf öğretmekti. Kimi zamanda can kurtarmak, bir hastaya umut olmaktı. İnsanlığa bilgi, şifa ya da başka bir hizmet götürürken, kah hain bir kurşunla, kah karlı yollarda bir son nefes vermekti.

Sevgi neydi? Sevgi, Ferhat'a dağı deldiren, Mecnun'u çöle düşüren, Kerem'i yakıp kül edendi.

Sevgi neydi? Sevgi, bugün Zeyneb'in Günlüğünde (Zeyno) okuduğum, boğazıma birşeylerin düğümlendiği, yazmaya kelimelerin yetmediği, O'nu almaya hiçbir makberin yetmeyeceği, Peygamberin aguşunu açtığı, vatanperver askerin; öğle yemeğinin hiç olmadığı, sabah ya bir kuru ekmek, ya da hiç bir şey, akşama önceleri buğday çorbası, sonraları üzüm hoşafı, daha sonra şekersiz üzüm hoşafı ve de hiçbir şey olan, pek çoğu tıbbiye, hukuk ve lise talebesi kahramanların, karnı aç ama gönlü yüce, göğsünü siper edip, güçlü silahlara, vatanını kurtararak, vurulup alnından, tertemiz yatmasıydı.... Sevgi buydu.... Tarifi de kelimelere sığmazdı.....



21 Mart, 2006

KIVILCIM

Pazar kahvaltısında, gelinimiz Mevlude'den Sizlerle paylaşmak için, görüntülemiştim. Çıtır çıtır yanan bir ateşteki kıvılcımları hatırlattı bana her nedense. Güzel bir akşam bir dileği ile hoşçakalın.

20 Mart, 2006

CREME OLE'Lİ KEK

Bu akşam, browni tutkunu Kızıma Creme Oli'li kek yapmaya karar vermiştim, işten eve dönerken. Ölçüler pudingli kekimle hemen hemen aynı.
3 yumurta, 1 su bardağı şekerle çırpılıyor.
Geçen sefer 1 paket creme olinin tamamını eklemiştim.Bu sefer, çok az bir kısmını 10-15 gr kadar ayırdım.
Yarım su bardağı iri dövülmüş ceviz
60.gr kadar çikloatayı kırıp ekledim.
Yarım su bardağı su ve yarım su bardağı z.yağı kullandım.
En son pudingliden farklı olarak 1.5 su bardağı un, kabartma tozu ekleyip kalıba boşalttım. Diğerinde 2 su bardağına yakın kullanılıyordu. Bu daha çabuk yoğunlaştığı için, az un kullanılıyor. Piştikten sonra tadanlar, aynı browni gibi demişlerdi ama, ben yine de garantili olması i
için, kalan creme oli'yi süt, yarım k.fincanının yarısı yağ ve tatlı olmasını istediğim için pudra şekeri ekleyerek, çikolatalı sos gibi hazırladım. Kekin üzerine, çevirince tavşanlı kısmına ve daha net bir tad yakalamak için enine keserek, içine sos döktüm. Ama tamamı yarım su bardağından daha da azdı. Zira normalde, ıslak gibi oluyor. Biraz bekletip servis yaptım, kesildiği hiç belli değildi, tadı çok beğenildi browni uzmanı küçükhanım ve çok nadir kek yiyen babası tarafından. Evimizin mis gibi çikolata kokması da benim çok hoşuma gitti. Denemenizi önerirken hepinize iyi geceler dilerim. Esasında, bir de dantel ekleyecektim ama, Ali başımda, her zamanki mazgal vaziyetlerinde. Ne yazdığımı kotrol dahi edemiyeceğim, sürçü lisan ettikse affola...
Aslında, bu fotoğrafı koymak gibi bir düşüncem yoktu ama, Aliciğim en fazla bu pozunu beğenmiş. Diğer görüntülerine bakıp, yüzündeki mutluluğun ardından saatlerce Çanakkale - abartmıyorum saatlerce- Türküsü dinleyip, bu pozuna bakması, sonra vurulup, şehit olup yatması, kalkıp düşmanları kovalayıp, yine hayran hayran buna bakması, tekrar şehadet şerbetini içtiğini tasavvur edip, yere serilmesi,bir duvar kağıdı olarak seçtiği sırtında silah arkadaşını taşıyan Mehmetçik ve altında Çanakkale Destanı yazan resme, bir kendi görüntüsüne geçmesini görünce, eh bende dayanamayıp ekledim Ablaları.

19 Mart, 2006

GÖZNURU TAKIM


Bu hafta sandığa el attım sonunda.İlk modeli eklemiştim, 2.si de bu oldu. Malum çalışan bir insan da olduğum için, her zaman kapağını aralamak mümkün olmuyor bizde. Bu yatak takımının değişik versiyonları var. Bende de, 9 parça yatak odası takımı var ama, onu bilahare çıkarırım inşallah. Bu modele, hanımların kanser ismini verdiğini duymuştum ama, bu isimlendirme hoşuma gitmediği için, göznuru ismini daha uygun buldum. Zorluğundan olsa gerek bazı modellerin, benim çocukluğumda da, ciğer derdi, verem, altmış akıl-yetmiş fikir gibi isimleri vardı. Bu takımı da bizim hamarat ve fedakar kızkardeşlerim yapmıştı. Sadece bir kez, Ali Paşa'nın sünnet yatağında kullanıldı. Kızlar, kullan artık diyorlar ama bakalım kısmet.
Bu sabah, erkek kardeşimde kahvaltıya davetliydik. Çıkışta, tiyatroya giderken Ali'ciğim bu parkı çok beğendi, vakit te müsait olunca arabayı park edip, Beyimizin oynamasını bekledik. Aşağıdaki pozları da sizler için verdi, Anne, fotoğrafımı çek ablalara diyerek.Hepinize sağlıklı, mutlu ve de huzurlu bir hafta dileği ile hoşçakalın.

17 Mart, 2006

GÖNÜL MUMU



Aslında bugünlerde bloguma birşeyler ekleyemem diye düşünmüştüm. Zira, geçtiğimiz hafta sonu rahatsızlandım, bu hafta evde, ilaçlarımı kullanıp, iyileşmeyi bekledim. Bugün kendimi daha iyi hissedip, ateşim de yükselmeyince, çok beğendiğim bir yatak takımını paylaşmak istedim. Özellikle çeyiz hazırlayan arkadaşlara hitap edeceğini sanıyorum.

Ben bu takıma, gönül mumu ismini vermek istedim. Çeyiz yapılan kişinin tüm itirazlarına rağmen, bu işleri özene-bezene hazırlamak ancak gönüldeki sevgi mumu, sevgi ışığla mümkün olabilir diye düşünüyorum. Kızkardeşlerime geç kalmış bir teşekkürü, huzurunuzda ederken, hepinize güzel bir gün diliyorum. Hoşçakalın.

13 Mart, 2006

NEVZİNE, KATMER, TEPSİ KUMPİR

Nevzine'yi ilk kez yıllar önce, yan komşumuzda tatmıştım. Kayseri'ye özgü bir lezzet. Hafta sonu farklı tatlar ararken, 8 yıl kadar önce, bir dergiden fotokopi çekip, saklamış olduğum nevzine tarifine rastladım. Derginin ismini bilmiyorum. İşyerinden bir arkadaşa ait olduğunu ve ilgimi çeken nevzine ve birkaç tarifi aldığımı hatırlıyorum.

Nevzine: 250 gr. tereyağı veya margarin

3 kaşık tahin

1 kaşık su

2 kaşık yoğurt

1.5 su bardağı ince dövülmüş ceviz

1 paket kabartma tozu

Şerbeti için: 3 su bardağı su

2 su bardağı şeker

Ben, az gelir endişesi ile, 4'e 3 kullandım.

Yağı eritip, tahin, yoğurt, un, kabartma tozu ve cevizi ilave edip, sert ve kıvamlı bir hamur oluşturmak için yoğuruyoruz. Hamur yumuşak olmayacak. Yağlanmış tepsiye yerleştirip, baklava gibi kesiyoruz. Ben üzerine yumurta sarısı sürdüm, tarifin aslında yok. Fırından çıkarılınca, önceden soğutulmuş şerbet dökülerek, çekmesini bekledikten sonra servise hazır oluyor. Ceviz ve tahin bir arada, hoş bir lezzet olduğu belirtildi.

Sivas katmeri. Tarifini veremiyorum. Sivas'ta pide fırınlarında, fırıncılar tarafından katmer ve çörek yapılıp, sabah erkenden sıcak sıcak satışa sunulur. Yanında tulum peyniri ve çayla, daha ziyade kahvaltıda ve aniden gelen misafirlere ikram eder hanımlar. Pide fırınları çok güzel, etli ekmek (kıymalı pide), peynirli, patatesli, kuşbaşılı ve sucuklu pideler yapar. Hemen her sokakta bulunur. Talep edildiğinde, ince lavaş tarzı ekmekler de yaparlar. Annem, bayram dönüşü bizim için yaptırmıştı. Buzluktan çıkarıp, ısıtınca tazesini çok da aratmıyor. Sivas'a yolunuz düşerse, katmer, çörek ve etli ekmek yemeden gelmeyin arkadaşlar.
Tepsi de Kumpir tarifini, portakalağacı okurlarından Yeliz, vermişti. Hafta sonu için arkadaşlarıma, birkaç ta değişik tat yapma niyetinde iken, gördüm ve yapmaya karar verdim. Hem pratik, hem de herkes tarafından beğenilen bir tarif oldu, Yeliz'e teşekkürler.

Yapılışı: Haşlanarak, püre haine getirilmiş 1 kg. patatese, 1 paket krem peynir ve 100 gr. kadar tereyağı karıştırılıyor. Ben daha az yağ kullandım. Hafifçe yağlanmış tepsiye yerleştiriliyor. Kırmızı ve yeşil biber, sucuklar üzerine eklenip, fırına sürülür. (sucukların iyi pişmesini istediğim için bu şekilde yaptım) en son bolca kaşar serpilip, üzeri hafif kızarınca, fırından aldım. Ketçap ve mayonez ve turşu ile servis yapılır. Biz de sadece turşu tercih edildi. Arkadaşlarım biftek gibi et yemeklerinin yanında da, sucuksuz yapılarak, güzel bir alternatif olabileceğini belirttiler. Okuldan gelen çocuklar için de kolay ve sevilen bir tat olabiliyor. Herkese güzel bir gün dilerken, gülirana da bugün, uygun şartlarda kahvaltı yapılabilecek, milli saraylara bağlı kasırlar ve kadınların giremediği, ayak basan dişi hayvanların katledildiği, Aynaros Adası'nı okuyabilirsiniz. Hoşçakalın.

HAFTA SONU

Hepinize Merhaba,

Haftasonu misafirlerim vardı. Nevzine, tepsi kumpir ve Sivas Katmerini sizlerle paylaşmak için görüntüledim. Şu an acil işlerim sebebiyle yazamıyorum. En kısa sürede paylaşmak üzere hoşçakalın derken; Adaya ayak basan kadınların hapse atıldığı, dişi hayvanların öldürüldüğü, Aynaros Adası'nı okumak isterseniz ve bir hafta sonu saraylardan birinde, kahvaltı yapmayı düşünürseniz; www.gulirana.blogspot.com u tıklayınız. İyi akşamlar dileği ile, hoşçakalın.

09 Mart, 2006

KURŞUN AŞI


Kurşun aşını Filiz, geçen haftaki arkadaş grubumuza yapmıştı. Misafirler varken, hazırlanan masayı görüntülemek olmadı. Kurşun aşı lezzetli ve değişik sayılabilecek bir çorba olduğu için, sizlerle paylaşmak istedim ve misafir sonrası gelen aile fertlerinin birinin tabağını görüntüledim.

Malzemeler: ( az sayıda kişiye ikram edilecekse, yarıya indirilebilir)

500 gr. haşlanmış nohut
500 gr. kuzu kuşbaşı
250 gr.yağsız kıyma
1.5 su bardağı ince bulgur
kırmızı biber,k.biber,kimyon
nar ekşisi, nane
1/2 domates, 1/2 biber salçası
1 silme kaşık tereyağ

Yapılışı:

Çok az yağda çevrilen, minik minik doğranmış etler, üzerine 4 bardak sıcak su ilave edilerek haşlanır. Nohutlar ilave edilir, gerekirse, sıcak su ilavesi yapılarak, her ikiside yumuşacık olana kadar haşlanır.

Kıymaya, bulgur, nane hariç baharatlar eklenerek yoğrulur. Bir kaşık un ve dağılacağından korkuluyorsa yumurta ilavesi ile el suya batırılarak, misket köfteler hazırlanır. Kaynamakta olan nohutlu ete ilave edilir. Köfteler bir taraftan pişerken, diğer yanda yağda salçalar, kırmızı biber ve en son nar ekşisi ve nane eklenerek, aşımızın üzerine eklenir. Afiyet olsun.

07 Mart, 2006

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Bir ufuk ki, ne Mecnun varabildi, ne Ferhat;
Bir ufuk ki, ilahi sırrı bekleyen Serhad.
N.Fazıl KISAKÜREK

Hiçbir kadının ve de hiçbir insanın dil, din, cinsiyet, ırk, düşüncesi ve giyim-kuşamı sebebiyle ayrımcılığa tabii olmadığı, Batman'dan yüreğimizi kanatan intihar haberleri almadığımız bir dünya dileği ile hepinizin kadınlar günü kutlu olsun.
www.gulirana.blogspot.com da Kadınlar Gününde, Tarihten Bir Potre;(misafir olduğu evin hanımının, eşinin ıı. zevcesi olduğunu öğrenen), Adile Sultan'ı okumak isterseniz bekleriz.

Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm


Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
Ben gördüm ne gördümse o kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği

Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
Taş toprak arasında türküler arasında
Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını
Dicle kıyılarına tren varınca
Büyük bir gökyüzü git allahım git
Genel olarak önce kaşları görünür
Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar

Gül kurusu
Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar
Cemal SÜREYA-1955

10 KİTAP


Sevgili Hülya, 10 kitap konusunda beni sobelemiş. Kitapla arası çocukluğundan beri oldukça iyi olan ben,en çok bu sobeden hoşlandığım itirafı ile, kendisine teşekkür ediyorum. Çok sevdiklerimi sıralamak zor olacağı için, ilk etapta aklıma gelen, ben de iz bırakanları yazacağım.

1- Reis- Gladio'nun Türk Tetikçisi / Soner Yalçın-Doğan Yurdakul
2- Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek / Prof.Dr. İlber ORTAYLI
3- Tarihi Hakikatler /İbrahim Arvas Van Eski Milletvekili
4 Bay Pipo / Soner Yalçın
5- Efendi / Soner Yalçın
6- Teşkilatın İki Silahşörü- Dede Yakup Cemil'den, torun Yakup Cemil'e /Soner Yalçın-Doğan Yurdakul
7- Temelllerin Duruşması / Ahmet Kabaklı
8- Başa Çıkılamayan Çocuklar / Dr. Ross W.Greene
9- Angela'nın Külleri / Frank McCourt (aynı yazarın Öğretmenim adlı eserini bir an önce okumak istiyorum.
10- Son maddeyi Paulo Coelho'nun Simyacı'sı, canım sıkıldığında tekrar tekrar okuyabileceğim, New York Times'in Tavuk Suyuna Çorba Serileri olarak kapatayım.

Bu sobe en hoşuma giden oldu demiştim yazımın başında ama, yazarken en zorlandığım sobe olduğunu hissettim. Zira, birini yazarken diğerlerine haksızlık yapıyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Sözlerimi Yunus'tan bir dörtlük ile bitirirken, hepinize iyi okumalar diliyorum.

Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü,
Yaradılanı çok sevdik
Yaradan'dan ötürü.

Ben de Sevgili Şennur ve Sevgili Wildrosen 'i sobelemek istiyorum eğer yazmak isterlerse.

06 Mart, 2006

HAFTA SONU, 5k+1e KAHVALTI


Bu hafta sonu bizim açımızdan birazcık yoğun ama, güzel geçti. Cuma akşamı, yeğenim İnanç, yurttan izinli olduğu için bize geldi. Cumartesi sabahı, kızkardeşimde kızlar kahvaltısı düzenlemeye karar verdik. Ali'yi babası şirkete götürmeyi planlamıştı. Şirketin müsait alanlarında tahtadan evler, gemiler inşa edecek, yakındaki parkta, depoda muhafaza edilen bisikletini sürecek, canı sıkılırsa sevkiyata çıkan kuzeni ile arabada dolaşmış olacaktı. Ali'nin evli-barklı ve kendisinden birazcık küçük çocukları olan kuzenleri var. Bunlardan biri, babasıyla çalışıyor ve çocukları-onların adetleri gereği- Ali'ye "amca", bazen de "küçük amca" diye hitap ediyorlar! Neyse efendim, sadede gelelim, bizim küçük amcayı babası ile gönderemedik. İnanç Ablası ile birlikte olacağı gerekçesi ile, tüm cazip tekliflere rağmen kabul etmedi. Böylece, 5 kız, 1 erkek kahvaltı ekipi cumartesi sabahı Filiz'de toplandık.
Filiz'e giderken yol üzerindeki manavda kışınkilere göre oldukça kırmızı kiraz domatesler, üzerlerine yerleştirilmiş reyhanlar ve yol kenarlarında açmış ve her yıl bir tane koparılarak, Aliciğim tarafından annesine hediye edilip, cadde ortasında sarım-gürüm olduğumuz keloğlan çiçeklerinin açmış olması, baharın geldiğini iyice hissettirdi. Filiz'in yaptığı kahvaltılıklar arasında, sigara poğaça çok beğendim.
Sigara poğaça: yarım su bardağı sıvı yağ, 42.gr maya ve ılıtılmış 2 bardak sütle yoğrulan hamurdan 16 beze alınıp, yemek tabağı kadar açarak, her katına eritilmiş yağ sürülüp en sonunda açabildiği kadar büyütüp, kesilip, iç malzemesi konularak, sarılıp, yumurta sarısı ve susam, akabinde fırına verilerek yapılmış.

Pazar günü, erkenden kalkıp, kahvaltı hazırlıklarına başladım. Portakalağacından, puf puf poğaça ve çikolatalı cevizli keki yaptım. Her ikiside çok güzel tarifler, kesinlikle tavsiye ederim. Poğaça hamuru Hilay'ın ve Hatice'nin belirttiği gibi oldukça bereketli. Zeytin ezmesine ceviz ve dereotu dışında, Hatice'nin iç tarifini aldığı kitabtaki gibi, üç-dört dal yeşil soğan da ilave ettim. Oldukça farklı bir lezzet oldu. Çok net bir soğan kokusu olmadı.Dün arkadaşlarımızla buluşma noktasına,bugün, elimde çantalarla iş arkadaşlarıma da getirdiğim bu lezzetlerden dolayı portakalağacının becerikli sahibesine teşekkür ediyorum. Tarifler çok yeni yayımlandığı için görüntüleme gereği hisetmedim.

Yazımın başında da belirtiğim veçhile, çok yoğun geçen pazar günümde, saat 11.30'da arkadaşlarımızla buluşup, Üsküdar'a geçmeyi planlamıştık. Kahvaltı sonrası toparlanıp, buluşma noktasına gittik. Pırıl pırıl hava ve manzarayı görünce kamerayı almadığıma biraz pişman olmadım değil. Akşam üzeri eve döndüğümüzde alel-acele, (bloğumun ilk günlerinde yayımladığım)ben Bekir Dayı'nın bulgurlu köftelerinden yaparken, kimi salata, kimi sofrayı hazırlayıp tamamladık. Akabinde; Yeğenimizi alıp, Sarıyer'e, yurda yola çıkıldı ve bir hafta sonu tatili, böylece sona erdi. Hepinize güzel günler dileği ile, hoşçakalın.



02 Mart, 2006

AYŞE'YE PASTA, ABLASINDAN VE ALİ'DEN İŞLER


Ayşe "iyi ki doğdun" pastası istiyordu epeyden. Tabii iyi ki doğdun gününe daha aylar var. Kakaolu-çikolatalı dondurma, çilek sosu kullanarak yaptık. En son beyaz çikolatayı eritip, bir miktar süt ilave ederek iyice karıştırıp etrafına döktüm. Yerken parça çikolata tadı hissedilsin diye, eridikten sonra, bir kısım çikolatayı parçalayıp, karışıma ilave ettik.
Ablamız 12 yaşında ve 7.sınıfta. İngilizce ödevinde, yemek yapmayı ve anlatımı, sunumu almış. Aşağıda görüntülediği omletleri.






Ali son günlerde derslerinden ve resim yapmaktan sıkıldığında kağıt gemiler,şapkalar ve askerler yapmaya yoğunlaştı.Gemileri kuşe kağıttan yapıp, pazar sabahları sahilden denize indiriyoruz merasimle. Bu asker, Ali Bey oluyor. Kendi ellerini çizip keserek yerleştirdi. Omuzuna bir de asker çantası takmıştı ama, fotoğrafta belli olmuyor. Askerin cepli, omuzları pilili, bir de kabanı vardı, son anda giydirmekten vazgeçtiği...Hepinize güzel bir akşam dileği ile hoşçakalın.