02 Eylül, 2009

Şam- Kıymalı Tarçınlı Börek

Hemen her yemekte kendisi ile müşerref olduğumuz böreklerden ikincisi. Ben tarçını hep tatlılara yakıştırdığım için biraz garipsedim. Bir önce ki postta olan birincisini daha bana göreydi. Bu son börekle birlikte, görüntülediğim Suriye lezzetleri sona erdi. Esasında bir çoğu içli köfte türevi diyebileceğimiz bir çok yemeklerini incelemiştim.Grup olarak kendimizin gittiği, Türkiye'den bakanların da beğenisini aldığı belirtilen, oldukça otantik mekanda farklı yemekler, tatlılar vardı ama, görüntü alma imkanı olmadı. Onun dışında kebaba devam ettik. Buradan çıkardığımız netice de bir yiyecek velev ki çok güzel de olsa, çok beğenilen bir ürün de olsa, özellikle mutfağı bilmeyen yabancılara farklı lezzetler sunulmalı. Yıldızlı mekanlarda hep kebap dışında ilgimizi çekip, bizi şaşırtan ise, tüm ekibin pür dikkat Türk dizileri izlemesiydi. Öyle ki, seslendiğinizi dahi duymuyorlar. Tüm dikkatleri dev ekran televizyonlarda, bizim dizilerde.
(Bu hafta sonu, iş arkadaşlarımızla birlikte Bursa'ya gittik. Çok güzel bir gezi oldu. Ben bir Bursa sever olduğum için çok mutlu oldum ama diğer katılanlar da mutlu döndüler.
Gezi dönüşü bugün çocuklara Bursa lokumu yaptım. Daha sonra paylaşacağım inşallah.)
Hoşçakalın..Posted by Picasa

Şam- Başlangıçlar

Börek çeşitleri fazla değildi. Biri sofrada görülen bir tür puf böreği, diğeri ise bir sonra ki postta görebileceğiniz kıymalı, tarçınlı bir börek. Yine sarımsaklı, mayonezli yoğurt, patlıcan salatası, mayhoş bir yeşillikten yapılan salata, kuruyemiş ve tabii yine humus.
Hama'ya has bir tatlı ikram edilmişti ama, görüntüleme imkanım olmadı. Yalnız tatlılar bizim damak zevkimize göre epeyce bir az şekerli diyebilirim. Hal böyle olunca, görüntü cezbediyor, tat bir hayli eksik kalıyor.
Tatlılar az şekerli olsa da sahabe kabirleri, peygamber hanımları ve nice evliyalarla dolu Şam mübarek bir şehir. Bu güzel ayda tekrar orada olup, ziyaret etmek ve de tabii yine vatanıma dönmek isterdim. Rabbim tüm isteyenlere başta Kabe-i Mükerreme olmak üzere kutsal beldeleri ziyaret etmeyi kısmet etsin. Hoşçakalın efendim.Posted by Picasa

Şam Salatalarından...

Bu görüntüyü aldığım mekan Hama'daki dertli dolaplardan esinlenerek yapılmış, çok rağbet edilen ferah bir yer. Salataya, Şamın tarçınlı lavaşları kızartılarak eklenmiş. Bir de balzamik sirke ve nar ekşisi tabii. Bizim büyük prenses başımda mazgal gibi bilgisayarı devralmayı bekliyor. Biz bölüm arkadaşlarımla güzel bir iftarın ardından Sami Özer'den (ismini yanlış yazmadım inşallah) eşsiz bir musiki dinleyip henüz döndük ve de minik prenses te tuşlara basmaya başladı, ben gidiyorum özeti, hoşçakalın.

Busra Yolundan..

Bir alt postta bahsettiğim zeytinyağında peynirler. Ben tatmadım, Annem'e göndermiştim. Anneciğim peynirden ziyade yoğrtumsu bir tat ama güzel demişti. Tekrar hoşçakalın, sağlıkla kalın.Posted by Picasa

Busra Yolunda Patlıcanlı Lezzetler

Busra'ya giderken uğradığımız bir alış-veriş merkezinden aldığım bir görüntü... Sedef kakmalı tepsilerden, oyuncağa, turşumsu patlıcanlardan zeytinyağında peynirlere kadar bir çok ürün vardı. Tercümanımız bu patlıcanları çok methetti ama ben cesaret edemedim. Bir sonra ki postta vereceğim z.yağında peynirlerden anneciğime almıştım. Annemle birlikte gitmek istemiştik Suriye'ye hep ama kısmet olmadı. İnşallah daha sonra gidebiliriz.
Biz Sivas'a Selçuklular zamanında gelmiş İlbeyli Türkmenleriyiz. Halep altında bulunan Elbeyli'den gelmişiz derlerdi büyüklerim. Bir kısmı Antep Oğuzeli'ne yerleşmiş. Son yıllarda Sivas'ta Elbeyliler Festivali yapılıyor ve Antep gibi şehirlerde olan Elbeyliler de geliyorlar.
En çok Allah dostlarını görmek için, biraz da köklerinin geldikleri yerleri görmek istiyor Anneciğim. -Hoşçakalın efendim.. Posted by Picasa

Kahvaltı'ya Misafir Bekleyen Ali

Hep uçlarda dolaşan bizim Ali, geçen yıl yememekten acile kaldırılırken bu yıl iştahının doruklarında seyrediyor. Bir pazar günü, kahvaltıya davet edilip te bir türlü ufukta görülmeyen misafiri sabrının son demlerinde beklerken...Posted by Picasa

Halep- Şiş Kebap

Halep'e geldiğimizde kendimizi Türkiye'de güney illerimiziden birinde gibi hissetmiştik. Lezzetlerde de aynı. Bizim tur yetkilileri sayesinde ayrı gittiğimiz meşhur bir mekandaki geleneksel tatlar haricinde hep kebapa talim ettiysek de Halep'te daha bir damak zevkimize uygun geldi. Sofra'da yine humus, bir çeşit muhamara, mayonez ilave edilmiş sarımsaklı yoğurt, taze nane eşliğinde servis yapılıyor. Salatalar güzel, sunum şık idi.. Posted by Picasa

01 Eylül, 2009

Şam'da sabah kahvaltısı

Posted by PicasaBu kahvaltıya bizim grubun bayan üyelerinin bir türlü memnun olmadığı kahvaltı desek daha uygun olur sanırım.. Bizim kahvaltılardan farkı zeytinler daha acı. Hemen her yemekte gördüğümüz humus ve süzme yoğurt farklı olanlardan. Bundan iyisi Şam'da kayısı sözüne uygun kayısı reçelleri güzeldi. Diğer ürünler klasik, her yerde olan tatlar. Bizim arkadaşlar, poğaça, börek olmamasından en çok da çayda ince belli bardak bulmak için çaba sarfettiler, ingilizcesi olmayan garsonlara arapçası olmayan bizler olarak! Araya tercüman girse de ince belli bardak memleketimize has.. Lakin;
"gönül ne çay ister ne de çayhane
gönül dostu ister, çay da bahane..." Kahvaltıdan sonra gittiğimiz Muhyiddini Arabi Hazretlerinin türbesindeki manevi hava muhteşemdi... İlgili görüntüler gülirana malum. Hoşçakalın efendim...

SURİYE YOLUNDA- ANTEP BAKLAVASI

Posted by PicasaArkadaşlar Merhaba; Öncelikle hepinizin Ramazan Ayı'nı tebrik ediyor, hayırlara, mutluluklara, güzelliklere vesile olmasını diliyorum.

Hatırlayanlar bilir Suriye ziyareti sonrası alabildiğim yemek görüntülerini paylaşacağıma söz vermiştim. Yaz tatilinde aldığım Sivas ev eriştelerini, Ramazan sofralarını yazmadan, taslaklarımda bekleyen Suriye lezzetlerini paylaşmak istedim.
Sayfamı aşırı yoğunluktan böyle ağır-aksak sürdürmek beni üzüyor lakin, işler çok yoğun, Zeynep minicik bir prenses olunca hiçbir şey istediğim gibi olmuyor. Tatilde Kahramanmaraş ve Sivas'a gittim. İkisi de güzeldi amma yirmi gün boyunca hep pırıl pırıl bir güne uyandığım, (nemli memleketlerin puslu havasına alışamayanlar bilir) hiç terlemediğim, sabahın seherinde fırınlarından tel tel katmer, nar gibi susama bulanmış çörek, incecik tırnak pide ve lavaşların kokusunun serinliğe karıştığı ve artık her yönden bir büyükşehir havasına girmiş olan Sivas'ımızdan ayrı yaşadığım için daha bir üzüldüm. Dostlarla geçirdiğim gönül sohbetlerini, Selçuklu şaheserleri arasında dolaşırken iki adımda bir tanıdık simalarla karşılaşamı yad ederken bugün gözlerim doldu...

Sadede geleyim değil mi hani önce Suriye yemekleri idi? Suriye... Allah dostları, Küçük Cennet-ül Baki, yürek yarası Hz. Hüseyin, ehli beyt ve abeyinin başı kucağında Kufe'den Şam'a gelen dertli Seyyide Zeynep Validemiz...
Baklavalar Antep'te Sahan'da yemekten sonra gidilmişti.. Lezzetine kimsenin şüphesi olmayacağı düşüncesiyle fazla söze hacet yok diyorum. Diğer postlarda aldığım yemek görüntüleri olacak, ezan okundu, şimdi iftar sofrasına, hoşçakalın, afiyetle kalın efendim...