27 Mart, 2008

NAZAR ETKİNLİĞİ ÜZERİNE..

Önceki yazıma gelen yorumlarda bir blogumuz nazardan dolayı nazarlık türü elişleri yaparak hem bir uğraş hem de nazardan korunma amaçlı bir çalışma başlatacağını belirtmişti. Niyet güzel lakin konunun aslını dini kaynaklara uygun olarak araştırıp, paylaşmak istedim. Herkese sağlıklı güzel günler dileklerimle...

İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder.

Peygamber efendimizin zamanında Esed oğullarından nazarı değen bir kimse var idi. Üç gün bir şey yemez, sonra çadırın bir tarafını kaldırıp oradan geçen bir deveye bakıp, (Bunun gibi bir deve hiç görmedim) der demez, deve yere düşer hastalanırdı.

Müşrikler, bu adamı bulup Peygamber efendimizi nazarla öldürmesini istediler. Cenab-i Hak da Resulullahı bunun nazarından korumuştur.

Bu hususta Kalem suresinin (Nerede ise, kâfirler seni gözleri ile yıkacaklardı.) mealindeki 51. ayet inmiştir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar.) [İ. Adiy]

(İnsanların yarısı nazardan ölür.) [Taberânî]

(Nazar haktır.) [Müslim]

Kendisine nazar değmiş veya nazar değme ihtimali olan kimse, aşağıda bildirilen duaların birini veya tamamını okumalıdır.

1- Fatiha, Ayet-el kürsi ve dört kul [Kâfirun, İhlas, Felak, Nas sureleri] 7şer defa okunup hastaya üflenirse, sihir, nazar ve her dert için iyi gelir.

Tuza okunup, suda eritilerek içmek de olur. (Fevâid-i Osmaniyye)

2- Sadece Fatiha ile ayet-el kürsiyi okumak da nazarı önler.

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Fatiha ile Ayet-el kürsiyi okuyana, o gün nazar değmez.) [Deylemî]

3- Hz. Enes’in duası olarak bilinen duayı besmele ile okumalıdır. Bu dua hakkında hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Sabah akşam, 3 defa “Bismillâhillezî lâ yedurru ma'asmihi şey'ün fil Erdi ve lâ fissemâ' ve hüvessemî'ul alîm.” okuyan, büyü ve nazardan korunur.) [İbni Mace]

4- Nazar değen kimseye şifa için Ayet-el-kürsi, Fatiha, Muavvizeteyni [iki kul euzüyü] ve Kalem suresinin sonunu okumak çok iyi gelmektedir. (Medaric)

5- Hava kararıp şiddetli rüzgar esince Peygamber efendimiz, Kul euzüleri okuyup buyurdu ki: (Bu iki sure ile [belâlardan, nazardan] korunun! Hiçbir kimse, bu iki sure ile korunduğu gibi, başka şeyle korunamaz.) [Ebu Dâvud]

6- Göz değene, Peygamber efendimizin bildirdiği (Euzü bi-kelimatillahittammati min şerri külli şeytanin ve hammatin ve min şerri külli aynin lammetin.) tavizini okumalıdır.

Bu taviz her sabah ve aksam üç defa okunup kendi üzerine veya hastanın üzerine üflenirse, göz değmesinden, cin, şeytan ve hayvanların zararından korur. (Mevahib)

7- Peygamber efendimiz, bir şeye nazar değmesinden korktuğunda, Allahümme barik fihi ve la tedarruhu diye duâ ederlerdi. (İbni Sünni)

8- Nazarı değen kimse veya herkes, beğendiği bir şeyi görünce (Mâşâallah) demeli, ondan sonra o şeyi söylemelidir. Önce Mâşâallah deyince, nazar değmez.

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Hoşa giden bir şeyi görünce, "Maşaallah la kuvvete illa billah" denirse o şeye nazar değemez.) [Beyhekî]



9- Nazardan korunmak için ayat-i hırzı okumak ve üzerinde taşımak da çok faydalıdır. Ayat-i hırzı yanında taşıyan kimse, nazar değmesinden korunduğu gibi, sihirden, büyüden, cin ile ilgili hastalıklardan da korunur. Her ne muradı varsa hasıl olur.



Hadis-i şerifte, (İlaçların en iyisi Kur'an-ı kerimdir) buyuruldu (İ. Mace) alıntıdır.

İnsanı tesir altına alan, hasta eden bazı vak’alar vardır ki, tıp ilmi bunlar için kesin teşhise varamamıştır. Gerçek sebebi hakkında da açık bir bilgi verememektedir. İşte bunlardan birisi de “nazar etme,” “göz değme”dir.

Nazarın gerçek olduğu, nazar edilen kimsenin hastalanmasına, hattâ ölümüne sebep olduğu da bilinen ve kabul edilen bir hakikattir.Nazarın gerçek olduğunu ve insanın kaderiyle yakından alâkasının bulunduğunu ifade eden Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:“Nazar haktır, kader ile yarışan birşey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu geçerdi (kaderi değiştirirdi).”

1 Nazarın kaderle her ne kadar alâkası varsa da onun tesirini yaratan yine Cenab-ı Haktır. Yoksa bizzat nazar eden kişi o hadiseyi meydana getirmiş değildir. Nazarı keskin olan kimse birşeye baktığı anda Cenab-ı Hak o şeyde zararı yaratmaktadır. Çünkü iyiliği de kötülüğü de yaratan Allah’tır. Allah’ın iradesi dışında hiçbir şey meydana gelmez.Nazar etmenin, ölümü, kişinin helâk olmasını netice veren cihetini Peygamberimizden öğreniyoruz. Câbir bin Abdullah’ın rivayet ettiği hadiste şöyle buyurulmaktadır:“Göz değmesi haktır. Deveyi kazana, insanı da kabre girdirir.”

2 Böylece, nazara uğrayan deve nasıl ki ölüp, eti tencereye konuyorsa, aynı şekilde nazar edilen kişi dehayatından olup mezara girebilmektedir. Hadis-i şeriften nazarın tesirinin yalnız insana bağlı kalmadığı, bütün canlılara, hattâ insanı dikkatini çeken hertürlü şeye de zarar verebildiği anlaşılmaktadır.Asr-ı Saadette geçen, nazarla ilgili bir hadiseden, mü’minin beğendiği birşey karşısında nasıl davranması, neler söylemesi gerektiği, nazar etmenin din kardeşini öldürme sayılacağı, nazara uğrayan ve nazar eden kimsenin neler yapması gerektiği hususunda geniş bilgiler çıkarmak mümkündür.Sahabîlerden Amr bin Rebia, Sehl bin Huneyf’i yıkanırken görür,nazar eder. Sehl çarpılmış gibi yere yıkılır. Alıp Peygamberimizin bulunduğu yere götürürler. Durumu öğrenen Peygamberimiz “Kimden şüphe ediyorsunuz?” diye sorar. Sahabîler, Amr bin Rebia’nın ismini verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz Amr’ı azarlayarak, “Sizden biriniz neden din kardeşini öldürüyor? Biriniz kardeşinde beğendiği, hoşuna gittiği birşey gördüğü zaman ona mübarek olması için dua etsin (Mâşallah, Bârekallah gibi sözler söylesin)” buyurur.Daha sonra Peygamberimiz bir miktar su ister ve nazar eden Amr’ın abdest almasını emreder.

3 Bir nevi abdest olan bu tatbikatı fıkıh âlimlerimiz şöyle tarif ederler. Bir kabın içine su konur. Nazar eden kimse bir avuç alır, ağzını çalkar, suyu kabın içine püskürtür. Sonra aynı sudan alarak yüzünü yıkar, sonra sol eliyle su alarak sağ elini yıkar, sağ eliyle de alarak sol elini bileklere kadar yıkar. Daha sonra sağ ve sol dirseklerini yıkar. Sonra dirseğini ve omuzu arasını yıkar. Sonra ayaklarını, sağ ve sol dizini yıkar. Elini ve ayaklarını yıkarken, kolunu ve dizinden aşağısını yıkamaz. Daha sonra sağ böğrünü aşağı doğru yıkar. Bütün bu organlarını yıkadıktan sonra su aynı kapta biriktirilir. Nazar eden kişi bu işi tamamladıktan sonra su kabını alarak nazar ettiği şahsın arkasında durup başına döker.

4 Kullanılan bu su pis sayılmamaktadır. Bunu Peygamberimizin bizzat kendi tatbikatından anlamaktayız.Peygamberimizin kısaca tarif ettiği ve âlimler tarafından da genişçe izah edilen bu yıkamanın bilinmeyen pek çok hikmeti, şüphesiz, vardır. En azından nazar şüphesini gidermek için bu sünneti yapmak gerekir. Bu yıkama ve dökme işi Sahabîler tarafından da zaman zaman tatbik edilmiştir.Bu iş yapıldıktan sonra nazar eden kimse bereket duasında bulunarak, “Mâşallah, Lâ kuvvete illâ billah” derse, meydana gelebilecek zararı Allah’ın gidereceği bildirilmektedir. Zaten bu yıkama işinin yapılması bir nevi fiilî duadır. Tesir ve şifa ise Allah’tan beklenmelidir.Nazardan ve ondan gelebilecek şerden Allah’a sığınmalıdır. Hz. Âişe’den öğrendiğimize göre, Peygamberimiz ona göz değmesine karşı rukye yapmasını (dua okumasını) emretmiştir.

5 Başka bir hadiste “Nazardan Allah’a sığınınız”

6 buyurularak, şifayı Allah’tan istememiz tavsiye edilmektedir.Peygamberimizin göz değmesi karşısında ondan korunmak için hangi duaları okuduğunu ve neler yaptığını Ebû Said el-Hudrî (r.a.) şöyle anlatmaktadır:“Resulullah (a.s.m.) (Cinlerin ve insanların nazarından Allah’a sığınırım, gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra da insanların nazarından Allah’a iltica ederdi. Sonra Muavvizetân (Felâk ve Nâs Sûreleri) inince bu sûrelere devam etti. Diğer duaları terk etti.”

7 Şu halde, nazar eden ve zarar verenleryalnız insanlar değildir. Aynı zamanda cinler de nazar edip, insana zarar vermektedir. “Cinlerin nazarı oktan daha sür’atli geçer” diyen bazı âlimler göz değmesini, cinlerin çarpması ve nazar etmesi mânâsında da anlamaktadırlar.Peygamberimizin tatbik ve tavsiye ettiği mânevî ilaçlardan başka yollara başvurup şifa aramak mü’mine yakışmaz. Cahiliye devrinde Araplar bazı hastalıklardan dolayı boyunlarına ve kollarına çeşitli âlet ve boncuklar takarlardı. Deva ve şifayı da o taktıkları şeylerden beklerlerdi. Şirk kokan, inancına uymayan bu nevi işleri şiddetle yasaklayan Peygamberimiz, “Kim birşey takarsa bütün işleri o taktığı şeye teslim edilir”

8 buyurmuştur. Böylece takılan o şeyin bir fayda vermeyeceği, ayrıca kişinin bütün ümidini bizzat ona bağlamasıyla da inancına zarar geleceği anlaşılmış oluyor.Nazardan korunmak için mânâsı bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya “nazar boncukları” takmak İslâm inancına uymayan bâtıl âdetlerdir. Bu gibi şeyleri insanın takınması caiz olmadığı gibi, bir hayvana veya bir eşya üzerine takmak da aynı şekilde meşru değildir. Peygamberimizin haram saydığı bazı şeyler arasında nazarlık takınmak da sayılmaktadır.9Bu işlere benzeyen ve halk arasında mum eritmek, kurşun dökmek veya ot yakıp hastanın başının üzerinde gezdirmek gibi hiçbir mânâsı olmayan tatbikatlara tevessül etmemek lâzımdır. Çünkü Cenab-ı Hak her türlü derdi verirken meşru olarak dermanını da yaratmıştır. Mü’min ölçü olarak sünneti almalı, o çizgiden çıkmamaya çalışmalıdır. İstikamet ancak bu yolla mümkündür.

1. Müslim, Selâm: 42; İbni Mâce, Tıb: 3.2. Keşfü’l-Hafâ, 2: 76 (Ebû Naim’dennaklen).3. İbni Mâce, Tıb: 32, Müsned, 3: 447.4. Neyevi, Şerh-u Sahih-i Müslim, 14 % 172-173.5. İbni Mâce, Tıb: 34.6. A.g.e., Tıb: 32.7. A.g.e., Tıb: 34.8. Tirmizi, Tıb: 24.9. Neseî, Zînet: 17.Mehmed Paksu Helal – HaramCevap 2:

NAZARDAN KORUNMA TEDBİRLERİ

Gözdeğmesi (nazar) illetine yakalanmadan önce korunmak için şu tedbirler alınmalıdır:1)

BİRİNCİ TEDBİR:
Sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir.Onları okuyan kimseyi Allah (c.c.) nazardan muhafaza buyurur. Okunacak sure ve dualar çoktur.Bazıları şunlardır:Fatiha Suresi,Ayetü'l-Kürsî,Felâk Suresi,Nâs Suresi,Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in okuduğu muhtelif dualar.Nazara karşı şu duayı okumalıdır: "Yarattığı şeylerin şerrinden Allah (c. c.)' in tam olan kelimelerine sığınırım." (Ebu Davûd, Tıp, 19; Dârimî, İsti'zan, 48; Muvatta, İsti'zan, 34; Ahmed b. Hanbel, 4/430)Yine şu duayı okumalıdır:"Bütün şeytanlardan, zararlı hayvanlardan, Kem gözlerden Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığınırım. Hiçbir iyinin ve kötünün yapamadığı ve Allah (c. c.) 'in yaratıp vücuda getirdiği bütün şerlerin şerrinden,Gökten inenlerin ve göğe çıkanların şerrinden,Yerde bitenlerin ve yerden çıkanların şerrinden,Gecenin ve gündüzün fitnelerinin şerrinden,İyilik için kapı çalan hariç, gece ve gündüz her kapı çalanın şerrinden Allah (c. c.) 'ın tam olan kelimelerine sığınırım.Ey Rahman (olan Allah'ım)" (Buharî, Kitabü'l-Enbiya, 10; Müslim, Kitabu'z-Zikr, 54, 55; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb, 19; Kitabu'l-Edeb, 98; Tirmizî, Kitabu't-Tıb', 18; Kitabu'd-Deavât, 40; Ahmed b. Hahbel, 2/181, 290, 375, 448, 4/57.)Yine şu ayeti okumalıdır:"Doğrusu inkâr edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!Hâlâ da (senin için) mutlaka o, delidir! Diyorlar.Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir." (Kalem, 68/51,52.)İnsanların ahvâline bakan kimse, nazar konusunda onlarda bir umursamazlık olduğunu görür. Oysa ki, bilhassa bebeklerin ve küçük çocukların şeriata uygun dualarla nazardan korunmaları gerekir.Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'ı şu dua ile koruyordu:"Sizi, bütün şeytanlardan, Zararlı hayvanlardan, Kem gözlerden, Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığındırırım." (Buharî, Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, torunları olan Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'a hitaben yine şöyle derdi:"Şüphesiz ki, sizin atanız (İbrahim Aleyhisselâm) İsmail'i ve İshak'ı onlarla koruyordu." (Buharî, İbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)2)



İKİNCİ TEDBİR:
Nazar değmesinden korunma yollarından biri de, korktuğu ve şüphelendiği kişilerin yanında güzelliklerini teşhir etmemelidir.Hafız el-Bağavî "Şerhü's-Sünne" eserinde anlattığına göre, Hz. Osman b. Affan (r.a.) çok güzel bir çocuk görmüştü.Bunun üzerine, onu nazardan korumak için çocuğun velisine şöyle dedi: "Bu çocuğun çenesine siyah boya sürerek onun güzelliğini kamufle ediniz."

3) ÜÇÜNCÜ TEDBİR:

Gözdeğmesinden korunma yollarından biri de, görüp beğendiği bir şey hakkında, gören kişinin bereketle dua etmesidir.Bir kimse, kendi gözünün başkasına zarar vermesinden korkarsa, ona baktığı zaman şöyle demelidir:"Allah (c.c.) onu sana mübarek etsin." (Benzer ifade ile Bkz. Ebu Davud. Nikâh, 36; Tirmizî, Nikâh, 7; İbn-i Mâce, Ezan, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/281.)Veya şöyle demelidir:"Ya Rabbi! Ona mübarek eyle." (Benzer ifade ile Bkz. Müslim, Zühd, 74; Ebu Davud, Vitir, 31; Nesaî, Zekât, 12; İbn-i Mâce, Zühd, 8; Ahmed b. Hanbel, müsned, 3/108, 188, 5/77.)Yahut şöyle demelidir: "Mâşâallah (Allah ne güzel yapmış) Allah'tan başka kuvvet (sahibi) yoktur." (Ebu Davud, Edeb, 101.)Ya da buna benzer dualar etmelidir. O zaman Allah (c.c.)'ın izni ile zarar defolur gider.Kendi nefsinden, başkasına nazar değmiş olmasından şüphelenen ve endişe duyan kimsenin yapması gereken şey, Allah (c.c.)'dan korkması ve gözdeğmesine sebep olabilecek şeylerden sakınmasıdır. Bunun için Allah (c.c.)'ı çokça zikretmeye devam etmelidir. İnsanlardan hoşa giden bir şey gördüğü zaman Allah (c.c.)'dan, onu mübarek kılmasını dilemelidir.Yüce Allah (c.c.)'ın, insanlara vermiş olduğu nimetlere kesin olarak hased etmemelidir. Çünkü, eğer onlara hased ederse, sanki Rabbine karşı itirazda bulunmuş gibi olur.Cevap 3:

NAZAR DEĞMESİNDEN SONRA

Yukarıda, nazar değmemesi için alınacak tedbirler ve korunma çareleri açıklanmıştı. Nazar değdikten sonra da şeriata uygun çareler vardır. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde bu hususa işaret eden deliller bulunmaktadır.Yine şu sure ve ayetler dua maksadıyla okunmalıdır.a) Fatiha Suresi,b) Ayetü'l-Kürsî,c) Felâk Suresi,d) Nâs Suresi,e) Ayrıca Cebrail Aleyhisselâm'ın, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'e okuduğu ve öğrettiği şu dua okunmalıdır:"Allah (c. c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Sana eziyet veren her şeyin şerrinden, Her nefsin yahut hased edenin kem gözünün şerrinden Allah (c.c.) sana şifa versin. Allah (c.c.)'in ismi ile sana rukye ederim" (Buharî, Kitabu't-Tıb, 38; Müslim, Kitabu's-Selam, 40; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb. 19; Tirmizî, Kitabu'l-Cenâiz, 4; İbn-i Mâce. Kitabu't-Tıb, 36. 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned. 6/332.)Yine Resûlüllah (s. a.v.) Efendimiz' in bir hastalığı olduğu zaman Cebrail Aleyhisselâm gelir ve şu duayı okurdu: "Allah (c.c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Allah (c.c.) bütün hastalıklardan sana şifa versin. Hased ettiği zaman hased edenin şerrinden ve bütün kem gözlülerin şerrinden (seni korusun.)" (Müslim, Hz. Âişe (r.a.)'dan rivayet .etmiştir.)Bazı İslâm büyüklerinden nakledilmiştir ki; gözden sakınmanın şartı, iyilikleri, güzellikleri, zînetleri gizlemektir. Bir kimsenin kendisini, ailesini veya çocuğunu süsleyip el âleme teşhir etmesi uygun değildir. Allâme İbnu'l-Kayyım diyor ki: "Kim bu duaları okuyup tecrübe ederse, faydasının derecesini ve ona ne kadar çok ihtiyaç bulunduğunu anlar. Bu dualar, nazar edenin tesirine mâni olur. Onu okuyan kimsenin imanının kuvvet derecesine göre nazarın etkisini giderir. Çünkü bu dualar silahdır. Silah ise, kullanana göre etkili olur."Abdullah es-Sâcî (r.a.)'ın anlattığına göre, kendisinin çok güzel bir devesi vardı.Birgün devesine binerek yol arkadaşları ile beraber sefere çıktı. Yolculardan biri vardı ki, gözü değerdi. Bu durumu bilenler Abdullah'ı uyardılar. Devesini o adamın gözünden sakınmasını söylediler. Abdullah o adamın, devesine bir zarar veremeyeceğini söyleyip pek aldırmadı. Abdullah'ın sözlerini ve davranışını da o adama anlattılar. Adam, kendisini ispat etmek için Abdullah'ı kollamaya başladı. Bir mola sırasında Abdullah oradan ayrılınca, adam hemen gelerek deveye nazar etti. Biraz sonra deve hastalanıp yere düştü. O sırada Abdullah da çıkageldi. Deveyi o vaziyette görünce neler olduğunu sordu.Dediler ki: "Sen gidince hemen o adam gelip deveye nazar etti.Hayvana bakınca o da bu hâle geldi."Bunun üzerine Abdullah: "O adamı bana gösterin" dedi.Onlar da gösterdiler. Abdullah, adamın yanına varıp karşısında durdu.Sonra şu duayı okudu:"Allah (c.c.)'ın ismiyle hapsedenin hapsinden, Kuru taşın (şerrinden), Yakıcı kıvılcımın (şerrinden Allah 'c.c.)'a sığınırım).Nazar edenin gözdeğmesi, kendi aleyhine dönsün ve en sevdiği kişinin üzerine dönsün.Gözünü çevirip de (sema' ya) bak! Bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez çevir de yine bak. Göz hor, Hakir, Bitkin ve ümidini kesmiş olarak tekrar sana döner." (Bu duanın son kısmı, Mülk Suresi'nin 3. ce 4. ayetleridir. Bkz. Mülk, 67/3-4..)Abdullah es-Sâcî bu duayı okuyunca gözdeğmesi kalktı. Allah (c.c.)'ın izni ile devesi iyileşti.Cevap 4:

UYARILAR1)

BİRİNCİ UYARI:

Gözdeğmesi (nazar) bazan insanlardan olur. Bazan da cinlerden olur.Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme (r.a.)' dan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, evinde bir kız görmüştü. Kızın yüzünde bir değişme farketti ve şöyle buyurdu: "Ona rukye yapınız (okuyup üfleyiniz). Çünkü onda gözdeğmesi (nazar) vardır." (Buharî ve Müslim, Ümmü Seleme (r.a.)'dan rivayet etmişlerdir.) Hafız el-Bağavî diyor ki: "Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar değmesine işaret ederken cinlerden nazar değmiş olacağını kasdetmiştir."Deniliyor ki: "Cinlerin nazar etmesi, mızrak ucundan daha tesirlidir." Şüphe yok ki, insan kirli elbiselerini değişmek için çıkardığı vakit, Yahut tuvalet ihtiyacını gidermek için, Ya da bir başka sebeple avret yerini açtığı vakit cinlerin nazarından korunmak için dua etmelidir. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ismini zikretmekle olur.Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiği zaman, başka bir rivayette, elbisesini çıkarıp bir yere koyduğu zaman bismillah demesi, cinlerin gözleri ile Ademoğlunun avret mahallinin arasında bir perdedir." (Tirmizî. Sünen'inde ve Ahmed b. Hanbel de Müsned'inde rivayet etmişlerdir.)2)

İKİNCİ UYARI:

Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği sağlığı, Güzelliği, Nâli olduğu nimetler ve sair sebeplerle gözdeğmesine hazır olan kimse, daima tedbirli olmalı ve kendisini teşhir etmemelidir.Özellikle kadınlar kendi güzelliklerini ve bilhassa kız çocuklarının güzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler. Çünkü bunun sonucunda birçok üzücü olaylara şahit olunmaktadır.Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Esma binti Umeys (r.a.)'a hitaben şöyle buyurmuştur:"Bana ne oluyor ki, kardeşoğullarının cisimlerini zayıf görüyorum! Yardıma muhtaç duruma gelmişler." (Müslim, Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiştir.) Bunlar Hz. Cafer b. Ebu Tâlib'in çocukları idiler. Esma dedi ki: "Onların bir hastalıkları yok. Fakat onlara nazar değdi."Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: "(O halde) sen onlara rukye yap. (okuyup üfle.)" (Ahmed b. Hanbel. Müsned, 3/333.)3)

ÜÇÜNCÜ UYARI:

İnsanlardan bazıları rukye tedavisi (okuyup üfleme) talep ettikleri zaman okuyan kişinin inancının sağlam olup olmadığını, Maksadını, İlmini araştırmıyorlar. Bu sebeple de sahtekârlara, Büyücülere ve kötü maksadlı olanlara yöneliyorlar. O bozguncular, yapıcı olmaktan çok yıkıcıdırlar. Hatta onların içinde niceleri vardır ki, haram olan şeyleri, Yahut bid'atları, Ya da şirk olan şeyleri insanlara emrederler. Böyle kimselerin şerlerinden muhafaza etmesini Yüce Allah (c.c.)'dan dileriz.Rukye (okuyup üfleme) talep eden kimseye gereken şey, dikkatli olması ve işini sağlam apmasıdır. Yani, ya kendisi okumalı, Yahut da buna ehil olan imanlı ve ihlâslı kimseleri bulmalıdırlar. Şunu da iyi bilmelidir ki; Eğer şeriatın uygun gördüğü şartlar uygun olmazsa, rukye yapmak caiz olmaz.Hz. Yusuf Aleyhisselâm'ın kıssasını anlatan şu ayetin mânâsını derin derin düşünmeliyiz:"Ayrı ayrı kapılardan (şehre) girin (ki size nazar değmesin.) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ona güvenip dayandım. Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar." (Bkz. Yusuf, 12/67.)Bilmelidir ki, gözdeğmesinden (nazardan) korunmak ve onu tedavi etmek, ancak Allah (c.c.)'dan ve onun Resûlü'nden gelen şeylerin doğruluğuna inanmakla mümkün olur. Eğer bu konuda şüphe ve tereddütleri olursa, ilacın tesiri de azalır.Selam ve dua ile...

20 Mart, 2008

Yağmur arası mola...

Yine yazamadım geçti uzunca bir süre... Akan zamana yetişemedi yazılmayı bekleyen dilekler... Paşamız biraz daha iyice... Bağışıklık sistemi çökmüş, onca tahlil ve tetkikten başkaca birşey çıkmadı, şükür... Verdiği 10 kilo ve uzunca bir hastalık sürecinden sonra, toparlanmaya çalışıyor şimdi. Hastayla uğraşan hastadan hasta olur sözü gereği bizde biraz yıprandık ama, Rabbimize şükür, netice iyiye gidiyor.
Bizden çok daha zor durumda, amansız hastalık, yoksulluk ya da düşman zulmü altında inleyen insanlara daha samimi dua etmemize ve sabretmemize vesile olan bu süre inşallah bizim için hayır oldu.

Günlerdir yağmur yağıyor şehre... Yeşillikler köpürmüş, ağaçlar donandı. Sabah ki toplantının olduğu son katın cam tavanına çarpan yoğun yağmur damlaları bir şelale kenarındaymış gibi his verdi. Başbakan adayımızda baharla birlikte yaz etkinlikleri hayalleri kuruyor. Ayrıca kaydolduğu at klubünde hafta sonları, kendisi gibi beyaz bir at buldu ismi 'şeker'

Ali'yi merak edip yorum bırakan dostlarımız, Serra, Yıldız, Şennur, Şükran, B.Çiçeği Öznur, Hatice, Münevver Abla, F.İncegülü, Perihan, Nazlı, Gül, Candan, Hülya, Sonja, Tuhfe, Beyhan, Serinmavi, Elvan ve Berrin'e gönülden teşekkürler, sevgiler...

Bahar ve yağmurla birlikte bu kez de bir halk şiiri ile yazımı noktalamak istiyor, hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

Bahar geldi çayır çimen yürüdü

Yaylaya göçmenin zamanı geldi

Dağlar yeşil giydi karı eridi

Suyundan içmenin zamanı geldi

Çok şükür bu yıl da erdik bahara

Gülü gördü bülbül başladı zara

Açıldı sinemde bin türlü yara

Yine dert açmanın zamanı geldi

Pınarı var ormanı var gölü var

Çiğdemi var çiçeği var gülü var

Arısı var peteği var balı var

Bunları seçmenin zamanı geldi

Hüdaî zamanın geçer boşuna

Kuşlar bile hep kavuştu eşine

Şimdi bu mevsimde dağlar başına

Yar ile kaçmanın zamanı geldi
Aşık Hüdai

01 Mart, 2008

Bir Açıklama..

Oğlumun rahatsızlığı dolayısı ile uzunca bir süre sayfamı güncelleyemedim. Ziyaretçilerime ve yorum yazan dostlarıma teşekkür ediyor tüm şehitlerimize Rabbimden rahmet diliyorum. Şehit ailelerimize, özellikle annelerine engin sabır diliyorum. Bir anne için en zor şey evlat acısı. Devlet ve millet olarak her zaman yanlarında olmamız dileği ile...

Ayrıca iyileşme sürecinde dualarıyla destek olan başta Feride ve Nisa olmak üzere tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyor, tüm hastalarla birlikte tamamen sağlığına kavuşmasını diliyorum.