10 Ekim, 2006

BİR SİVAS KONAĞINDAN DÜŞÜNCELERE...



Sivas'ta diğer şehirlerimiz gibi konaklar şehriydi, apartmanlara yerini bırakmazdan önce. Zamana, vefasızlığa, kara-yağmura direnebilenler kaldı ayakta. Ayakta kalanların meşhurları Abdiağa, Susamışlar, Akaylar, Mihralibey, Osman Ağa ve İnönü Konağı şeklinde sıralanmakta. Konakların tarihçesi ve mimari özelliklerine aşağıda yer verdim kısaca. İç resimlerde okuyanlarca en çok beğenilen Susamışlar Konağından görüntüler aktarmak istedim. Benim mimarisi ve hangi tarihte yapıldığının ötesinde,bakınca merak ettiğim, düşündüğüm ; neler yaşandı, hangi düğünlere, ölümlere, sünnetlere, hayırlı olsun, geçmiş olsunlara şahit oldu. Kaç bayram hazırlıkları heyecanı yaşadı, hala olmazsa olmaz, bana göre bayramı bayram yapan tatlı telaşlargördü bu konaklar. Günler süren bayram temizliklerinden, ovulan tahtalar, badanalanan duvarlar, parlatılan bakırlardan sonra, kolalı bohçalar eşliğinde hamam hazırlıkları... Ve nihayetinde kimbilir kaç kez, kaç hamarat hanım bayram yemeklerini hazırlama telaşı yaşadı. Devasa tepsilerle baklavalar, sarığı burmalar, hurma tatlıları yapıldı. Eski halk tabiri ile açık kapı olup geleni-gideni sayısız olan bu yerlerde kaç kazan etli yaprak sarmaları, bayram çorbaları ve daha neler, neler hazırlandı kimbilir...

Yetim kızlara çeyiz hazırlama, kimsesiz yaşlıları berbere götürme, başkalarının yanında kalan öksüz çocukların kırdıklarını ödeme vakıfları olan bu sultan şehirde, kimbilir kimler için bayram kıyafetleri, harçlıkları temin edilip hazırlandı... Kimbilir kaç ferdini vatan sağ olsun deyip, yüreği kan ağlasada vakarla gönderdi Yemen'e, Trablusgarp'a, Çanakkale'ye... Adını duymadığı vatan topraklarını böylece öğrenip, kaç yiğitini kurban verdi, kaçı dönüp gelebildi kimbilir... Hangisi gurbette bayramı yaşayıp, ucu yanık mektuplara;

"Mektubumu yazdırayım gülinen,

Ördeklerde uçar gider gölünen,

Yaslı yaslı bayram yaptım elinen

Dostlar bayramınız mübarek olsun" (*) yazdılar kimbilir...

Bayram sofralarına misafir olan pak yürekli teyzeler, "Bismillah,cümlesinden büyük Allah, taşsın dökülmesin, artsın eksilmesin, bu eve yoksulluk girmesin, kalanlara sağlık selamet, ölenlere rahmet ..." duaları ettiler. El öpen çocuklara büyükler, "berhüdar ol, her daim bugünlere yetesin" dularını ettiler kimbilir. Hele hele, çocukluğumda bayram gelmeden heyecanı yüreğimi saran "memecim" lerde, kaç çocuk tokmağını dövdü bu konağın.... Memeciğimden kısaca bahsedeyim. Çok önceleri,, arefe günü,Kur'anı Kerim'den Necm suresini okuyan çocuklar cüz keseleri ve giydikleri güzel elbiseleri ile her evin kapısına gider, sureyi okuduktan sonra;

" memeciğimin havası, madelerin tavası, gökten rahmet, yerden bereket, Amin amin bir gilik" diyerek hep bir ağızdan seslenir ve ev sahibi de gilik denilen, küçük simitlerden verirmiş. Benim çocukluğumda, Necm suresi kısmı yoktu. Evlerin kapısına gidip, hep bir ağızdan "memmeciğimin giliği...." diye ünlüyorduk. Tek tük memeciğimler verilse de daha ziyade şeker veriliyor, baş okşanıyordu. Bizim kuşak bayram sabahı da ev halkıyla bayramlaşıp, bayram kahvaltılıklarıyla dolu sofralardan kalktıktan sonra toparlanıp, komşu evlerin kapısında," öpeyim teyze!..." diye koroya başlardı.

Kapı tokmağını dövmek deyince, kaç okuyucu(davetçi) geldi bu evin tokmağını döverek kimbilir, hem düğün programını sayıp, hem davet etmeye. Gençle orta yaş arası, ağzı güzel laf yapan bir hanım ve yanında gelin gibi giydirilmiş, minik bir kız. Ağzının laf yapması da önmelidir ha. Düzgün yapılmayan bir davet sonrası; " düğün sahibinin adını, okuyucu b....lar diye" boşa söylenmemiştir elbet. Ben bu okuyucu işinin de sonuna yetiştim. Pek küçükken şöyle 6-7 yaşına gelip, ayaklarım kuvvetlenince allı-pullu giyinip, okuyucu hanımların yanında dolaşmak istiyordum ki matbaaların davetiyeleri bu hevesimi alıp, uçurdu.

Hatırladığım en hazin okuyucu hikayesi de, o günlerin tabiri ile zampara kocasını evlendirmeye karar verip, okuyucu olarak evimize gelen Nadire Teyze idi. Annem şaşırmış, birlikte bir kaç damla yaş dökmüşlerdi belleğimde kalan. Zavallı kadıncağız, okuyucu mu çıktı, kendini dışarılara mı vurdu kimbilir...

Görüntüsünü eklediğim Susamışlar Konağı semazen bir ailenin olması hasebiyle aynı zamanda bir Mevlevi Dergahı, kimbilir kaç sema meclisinde ruhlar göklere yükseldi, mekan nura garkoldu, kimbilir.

Yine benim çocukluğumda köyden gelen kızlarda gördüğüm, ince, ince örgülerini kiminde onbeş, kiminde yirmi saydığım, hangi örgüleri hangi eller ördü kimbilir. Kimbilir bu nice zor işti ki, yaşından genç gösteren bir hanım, " Kız saçı örmedim, ne pişireyim demedim, kimseye öte git demedim" diyecekti.

Bir de karı kışı var Sivas'ın.. Erzurumlu olup, Sivas'ta ikamet eden kışı... Bir mefhum bu kadar güzele çevrilir derim her düşündüğümde. Ol sebepten soğukla aram olmamasına rağmen, daha çok kışın gitmeyi severim. Her ne kadar, dıştan bakanlar;

"Sekiz ay kışı,kargadır kuşu, pezik turşusu aşı" demişlerse de, bu o sıcaklığı yaşamamaktandır. İnsanlarının televizyonun esaretine henüz girmediği bu konakların has odalarında has sohbetler yapılıp, kalaylı sinili ak sofralara oturup, ardından kallavi kahvelerin yudumlandığı, gecenin ilerleyen saatlerinde, kuvvetli pazular, maharetli ellerce tel helvaların yapıldığı nice günler gördü bu konak. Yazı çermiklerde geçirip, güzü turşu, kavurma, pastırma, sucuk, kavurma eriştesi, yumurta eriştesi gibi nice makarna çeşitleri hazırlayıp, peksüdanlar, yarmalar, bilumum erzaklar, yufka börekleri, kadayıflar kesip, yağını balını, ununu bulgurunu istifleyen becerikli hatunlar, kışı da eşi dostu, leziz ikramlar, tatlı sohbetler yaparak geçirir. Kimbilir, benim dilimin döndüğünden daha nice hoş anlar yaşandı, baki kalan bu kubbenin altındaki konaklarda, evlerde. Ve sonunda ilk yalnızlığını, terkedilmeyi nasıl yaşadı bilinmez ki. "Ev dediğin evrendir, ucu dönmez kervandır" hepsi de anlatılamaz ki.....

Not: Deyimlerin bir kısmında Saygıdeğer Müjgan ÜÇER Hanımefendi'nin "Atalar Sözü Yerde Kalmaz " eserinden faydalanıldı.

21 yorum:

Adsız dedi ki...

Semanur'cuğummm...
Ne hoş bir yazı bu.Büyük heyecanla okudum.İçinde neler yaşandı acaba düşüncesi bende de varken senin yazında neler yaşamış olabileceklerine dair ayrıntıları okumak çok hoşuma gitti.Ellerine sağlık arkadaşım,çok güzel duygular yaşattın bana.

Adsız dedi ki...

Çok keyifli bir yazı olmuş Semanur çok beğendim canım.Aynı düşünceler resimleri ilk gördüğümde benimden içimden geçmişti çok güzel dile getirmişsin.Bir gün kısmet olurda gidersem inşallah yakından görme fırsatım olur bu konakları.
Yüreğine sağlık sevgiyle kal...

Serra dedi ki...

Cok keyifle ve gozumde canlandirmaya calisarak okudum. Agzina saglik ne hos anlatmissin Semanur abla. Benim icin fotografa gerek yok, sen boyle anlatmaya devam et yeter ki.

NuR dedi ki...

Sevgili Semanur,
Büyük haz alarak, bir solukta okudum. Şimdi, aklımın bir ucu anılara takılı, işe güce sarılacağım.
Sevgiyle kal

Adsız dedi ki...

canım arkadaşım yazını keyifle ve benzer duyguları hasretleri paylaşarak okudum.Keşke bu kış o soğuk günlerin birinde sivasta olsakta sıcacık bir köşede seninle doyasıya sohbet etsek . Kendine iyi bak. HATİCE

Damak Tadı dedi ki...

Sevgili Senu'cuğum,
Canım bende çok büyük çoşku ve heyecanla okudum yazını.Beyhan'ımın yazdıklarını bende düşünürken ayrıntıları bulmam benide memnun etti.Hep gizemli gelmiştir bu tür konaklar bana,içinde yaşanan mutluluklar ve kederler.))Eskilere gittim birden hemde çokkkk.Teşekkürler canım,çok sağol..Kocaman öpüyorum seni..

OUR BEAUTIFUL HOUSE&GARDEN dedi ki...

Ellerine yüregine saglik semanurcum. Böyle büyük konaklari degilde yinede söyle sedirli yer minderli agac tabanli ve tavanli ahsap köy evlerini hayal ediyorum insallah birgün Türkiyeye dönüsümüzde sahip oluruz. sevgiler....

Adsız dedi ki...

Soz kaleme boyle guzel dokulunce,bu kadar icli anlatilinca,ustune soylenecek kelime bulunamiyor.
Gercekten cok guzel anlatmissin.Ellerine,yuregine saglik.Iki yildir bu guzelliklerden ayri,memleketine hasret bir Sivasli olarak heyecanla okudum.
Rabbim sevdiklerimizin ve yasadigimiz yerlerin kiymetini bilmemizi ve evlatlarimizi da bu degerlerle yetistirmemizi nasib etsin.Cok tesekkur ederim Semanur Ablacim.Sumeyye

munevver dedi ki...

Sevgili Semanur,hemen ziyarete geldim ben de.Yazını su gibi okudum.Eski konaklar beni çok etkiler.Burada kim oturdu,kim yemek yaptı,kim ağladı,kim güldü,kim ne yaşadı...Çok merak ederim.Ne güzel anlatmışsın.Çok etkiledi beni de.Maniler,dualar,deyimler ne kadar bildik.Çok mutlu oldum tanıştığımıza....Tekrar görüşmek üzere...

Bocuruk dedi ki...

Sevgili Semanur,
O kadar güzel bir yazı ve o kadar güzel anlatmışsın ki bir Sivaslı olarak kendimden utandım. Bir sürü şeyi sayende hatırladım. Gerçi 1989 yılından beri Sivas'a gidemedim. Bu arada Müjgan Üçer Hn.'ın kızı çok yakın arkadaşımdı ortaokul ve lise yıllarımda. Çok gittim evlerine, Müjgan Teyze o zamanlar bu kitapları yayınlamamıştı ama çok okurdu onu hatırlıyorum. Çok çok çok teşekkürler bu bilgiler ve yazılar için :)

Damak Tadı dedi ki...

Sevgili Semanur'cuğum,
Canım sana ve ailene çok güzel bir hafta sonu diliyorum.Sevgilerimle,mutlu kal.

Nesrin DERİNKUYU dedi ki...

Merhaba Canım

Sivas evleride ne güzelmiş bayıldım dogrusu :))

Sitemi ziyaret ettiğin için teşekkürler Yazdıkların çok hoşuma gitti ekleyecek bir kelime bulamadım dogrusu, desteğin için Teşekkürler :)Demek beyiniz Kmaraşlı çok güzel:) Kmaraştan size selamlar getirdim

SEVGİLERİMLE
NESRİN

Adsız dedi ki...

ne güzel bir site,ne güzel anlatımlar...okurken çok keyif aldım.

Adsız dedi ki...

Semanurcum kalemine yüregine saglik,anletim cok icten olunca okumakta icten oluyor,ben hep eski yasantilari merek etmisimdir,bo konakta imkanimiz olsada geriye gitsek uzaktan seyretsek, nasil yasamislar neye üzülmüs neye sevinmisler kimler yasamis bunun gibi bir sürü sorular kafamda,beni simdi eskiye götürdün,canim benim cok sagol her zaman yemek tarifleri okuyoruz yazin iy.
oldu degisiklik oldu,bunlari ögrenmekte baska bir güzellik,
Güzel bir hafta sonu gecirmen dilegiyle
www.blogcu.com/baharcicegi/

Adsız dedi ki...

Bir merhaba diyeyim dedim.
İyi pazarlar.
Sevgiler,

Serpilce dedi ki...

Ne kadar da güzel anlatmışsın.kalemine yüreğine sağlık.
Güzelliklerle dolu bir hafta geçirmeni dilerim.

NAZLICA dedi ki...

Semanurcuğum; Harikasın, eski yapıları,yaşam tarzlarını, geleneklerimizi çok seven biri olarak çok duygulandım. Senin gibi duyarlı insanlarımız çoğalsın dilerim.Geçmişimizi hiç unutmayalım, geleneklerimizi sürdürmek için elimizden geleni yapalım. Ellerine sağlık canım. Çok iyi bir hafta diliyorum.

Damak Tadı dedi ki...

Sevgili Semanur'cuğum,
Canım sana ve ailene çok güzel bir hafta diliyorum..Sevgiyle kalın..

Adsız dedi ki...

çok güzel bir yazı bize eskileri hatırlatmak ve hayır işlerinin bu kadar güzel olması çok hoş,ellerine sağlık,yorumun için teşekkürler,sevgimle kal canım...................PERUZE

Adsız dedi ki...

Merhaba, Sivas'ı çok güzel anlatmışsın. Bende eşim Sivas lı olduğu için bir defa gitmiştim ama açıkçası çok beğenmemiştim. Şimdi senin fotoğraflarına bakınca neler kaçırdığımı anlıyorum. Ama tabi burada eksik olan eşimin iyi gezdirememiş olması sanırım.
Sevgiler.

akçahan dedi ki...

Hepinize teşekkürler arkadaşlar. Lale yine kısmet olur ve gitmeden biz gezilecel yerleri yazarız.