
Bugünlerde sayfamı güncelleme değil de olsaydı dilimizde bu tür bir kelime haftalama bile yapamayacak durumdaydım ve eğitime çıkmadan önce bir açıklama yazma gereği hissettim, öğlen arası da uzunca bir süre verilince, iki taş, bir baş yazayım niyeti ile bilgisayarın başına geçtim.
Kar yazıları ile hemhal olduğum hafta, telefonum çaldı. Telefondaki kişi eski bir öğretmenimi tanıyıp-tanımayacağımı sorduğu anda, 'Kenan Bey!' dedim. İşyerinin farklı departmanlarında az görüştüğüm insanlara, her seferinde kiminle görüşüyorum diyen biri için kendi alanında bir rekor diyebilirim, zira öğretmenimin sesini yirmi yıl boyunca hiç duymamıştım. Emeklilik sonrası yerleştikleri şehirden Istanbul'a gelmişler bir vesile ile ve burada yaşayan diğer öğretmenlerimle birlikte ziyaretime geleceklerini belirttiler. Müthiş sevindim ve aralarında en son liseyi bitirirken gördüğüm insanlar vardı ve geldiklerinde tanıyıp tanımayacağımı düşünerek, bir yandan da plan-program yapmaya giriştim.
Beklenen gün geldi! Birer-ikişer gelmeye başladılar. Hiçbirisinin çok değişmediğini mutlulukla müşahade ettim. Önce yemeğe, sonra yakınımızda bulunan şark usulü tanzim edilmiş bir kültür evine çay ve sohbete gittik. Bu kadar yıl sonra hatırlayıp ziyaretime gelmeleri beni ziyadesi ile memnun etti. Onlar da yıllar sonra bir arada olmaktan ve öğrencileri tarafından ağırlanmaktan duydukları memnuniyetin ziyadeliğini ifade ettiler ama ben kendi hesabıma daha mutlu olduğumu düşünüyorum. Kızını, damadını ve torununu trafik canavarına kurban veren ve birkaç yıl önce yolda karşılaşıp, sürekli görüşmeye gayret ettiğim matematik öğretmenimin beni kızının yerine koyduğunu belirtmesinden ise çok çok duygulandım. Hepsi çok özel olan öğretmenlerime buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum.
Eğitim saati geldi, hoşçakalın efendim.