05 Şubat, 2007

KAR YAZISI-2

Pazar sabahı çatılar beyazlanmış, incecikten bir kar yağmaya devam ediyordu uyandığımızda. Oğlum heyecanla kardanadam yapacak kadar yağar mı acep diyerek bekledi pencere önünde.

Hatırıma; "İncecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye,
Deli gönül abdal olmuş gezer elif elif diye"


mısraları gelirken, cam önünü mesken tutan zat yağmıyor işte, artık yağmıyor dedi ağlamaklı bir sesle. İnsanoğlu bu dedim kendi kendime, büyüğü küçüğü hep aynı. Ne yoksa onu istiyor, bol olanın kıymetini bilemiyoruz ta ki kaybetmeden. Mezarlık önünden geçerken de düşünürüm aynı şeyleri. Şu an yatıyor olsam yola bakan bir mezarda, gelip-geçenlere hayatın kıymetini bilmeye, daha güzel işler yapmaya dair neler haykırmak isterdim, vakit geçmeden hangi kırık gönülleri alın derdim kimbilir. Kış ve mezar aynı şeyleri çağrıştırır bana eskiden beri, belki de bu yüzden bu hatırlayış. İnsanın baharı, yazı, güçten düştüğü sonbaharı ve ardından gelen kara kışı. Bazen de baharda yağan kar misali, yazı görmeden geçtiği kışı...

Kar yağıyor-eriyor derken ben yine zaman tünelimde hayatımın ilkbaharının başlangıcındayım. Yine bütün gün lapa lapa kar yağdı. Ablamın okuldan gelmesini bekliyorum. O esnada komşumuzun haylaz oğlu geldi çantası elinde, kardan siyah önlüğü alacalanmış. Bugün okuldan izin aldım, annem evde yok ta buraya geldim dedi. Benim gözümün önünde izin, üzeri delik delik, oyuncak gibi bir cisim oldu. Başladım bağıra-çağıra ağlamaya, ben de izin istiyorum, iziiiiiiin diyerek. Annem bir taraftan çocuğa yiyecek birşeyler hazırlıyor, diğer taraftan bana izni açıklamaya çalışıyor ama kim duyuyor, yorulana kadar ağladım ben de izin istiyorum diye.

Ablam geldi, Annem çok ağladı, kardeşini biraz çıkıp oynat diyerek beni yanına kattı.Bir yandan da bana, bak sana izin veriyorum oynaman için, izin bu dediyse de bu sadece bana hayalimde canlanan oyuncağı canlandırdı ve tekrar ağlamaklı oldum. Ablam ve arkadaşı Peruze çizgi oynamaya karar verdiler. Ben de araböceği namıyla oyuna alındım. Hani yanlışta yapsam belli bir süre affediliyor. Çizgi oynayacağız ama, her yer buz. Hemen koşup, sobanın üzerinde kaynayan çaydanlığı aldılar, önce sıcak su ile geçip ardından ağaç parçası yardımı ile bir mektup çizgisi yaptılar. O gün hava kararmaya yüz tuttu, biz hala oynuyoruz. Ta ki ablam sekerken çizgimizde ayağı kaydı ve ellerinin üzerine çok kötü düştü. Ablam ağlamaya başladı, jübilemizi yapıp eve döndük.

Evde soba yanıyor, sıcaktan karıncalanmaya başladık. Ablam ellerini göstererek ağlıyor. Evde babamın bir arkadaşı ve hiç tanımadığımız köylü kıyafetli bir kadın ve adam var. Annem, istemeye geldiğiniz kız bu işte, ayıp efendim 11 yaşında çocuğa görücü gelir mi, sek sek mi oynatacaksınız dedi. Ablam hala ağlıyor, dünyadan haberi yok, annem zaten sinirlenmiş, kes kızım sesini deyip, savuşturdu ablamı. Yabancı amca, hala mallarından, mülklerinden, hanım ise ne kadar iyi bir aile olduklarından bahsedip durdu. Sonradan öğrendiğime göre, şehrimizin o ilçesinde ve köylerinde insanlar çocuk yaşta evlenirlermiş. Bu akşamdan bize kalan da ağır oturaklı hareketlerle kız isteyip, kendilerini metheden aile ve karşılarında ellerini göstererek ağlayan ablamın oluşturduğu trajikomik tablo oldu ki hala hatırladıkça güleriz.

İyi akşamlar efendim, hoşçakalın.
Posted by Picasa

12 yorum:

Serra dedi ki...

Tuh demin yazdigim yorum ucup gitmis. Boyle basinda dusunup, ortasinda baska bir sey, sonunda guldugumuz, ortaya karisik, cok guzel bir yazi olmus gene. Bu ortaya karisigi guzel manada kullandim. :)

Adsız dedi ki...

Çok hoş bir yazı olmuş. Hatıralarınızı bu şekilde kaleme almanız ne kadar güzel.

Admin dedi ki...

Ellerine saglik tatlim, buyuk bir zevkle okudum, devamini bekleriz. Hatice

NAZLICA dedi ki...

Semanurcuğum; Senin yazılarının bir yerinde mutlaka kendimi buluyorum. Herşey değişti de iyimi oldu sanki:( Hiç çizgi oynayan, ip atlayan, evcilik oynayan çocuk görmedim son zamanlarda. Eskiden oyunlar da yaratıcılığı destekliyor, emek istiyordu.Keşkeler kar etmiyor malesef. Çok beğendim yazını. Sevgiyle kal canım.

Adsız dedi ki...

Semanur Ablacim,
Yazin yine aldi goturdu beni bizim memlekete...Cok guzel bir yazi olmus,sagolasin paylastigin icin.Soguk memleketlerin hepsinde kar yagar ama Sivas'in kari bir baska yagar degil mi? Cok opuyorum saglicakla kal.

Adsız dedi ki...

Semanur Ablacim,
Yazin yine aldi goturdu beni bizim memlekete...Cok guzel bir yazi olmus,sagolasin paylastigin icin.Soguk memleketlerin hepsinde kar yagar ama Sivas'in kari bir baska yagar degil mi? Cok opuyorum saglicakla kal.Sumeyye

Adsız dedi ki...

Teyzeciğim yine süper bir yazı olmuş. Bu serinin üçüncüsünü sabırsızlıkla bekliyorum. öptüm ellerinden :-*

akçahan dedi ki...

Teşekkürler Fatma Hanım sevgiler.

Sağol Serracım.

Teşekkür ederim Devletşah.

Dantelci sağolun, iyi bir gün dileği ile.

Nazlıcım çok teşekkür ederim canım.

Sümeyyeciğim teşekkür ederim tatlım.Amerika da kar durumları nasıl?

İnanç sağolasın kızım Anneciğine ve Tekgül'e selamlar. Şimdi umarım bu Tekgül tabiirne kızmaz küçükhanım:))

İnanç

Adsız dedi ki...

Her yer de kar vaarr...benim çok sevdiğim bir şarkıydı.Maraş'ta kar yeni eridi.Çok yağmadı ama güzeldi.Her zaman beklerim. Sevgiler...

one ben bir sey dedi ki...

Semanur ,
Çok hoş bir yazı beğeni ile okudum ,düşündüm kaleminize sağlık ,
sevgilerimle

akçahan dedi ki...

Teşekkürler Ayten Hanım.

Teşekkürler Şirine!

Adsız dedi ki...

Yazılarınızı gerçekten zevkle okuyorum çok güzel şeyler bunlar..paylaştığınız için teşekkürler yaşamış gibi oldum okurken..