15 Şubat, 2007

Son Kar Yazısı / Süpriz Ziyaret


' BEYAZ KAR ÜSTÜNDE KIRMIZI KANLAR'

Kar bugün, annemin yoğun eleği gibi çok bol serpiştiriyor, rüzgarın tesiriyle toz duman savrulurken göz gözü görmüyordu. Yaklaşmakta olan bir kurban bayramı vardı ve bir gün öncesinden komşular toplanmıştı. Her biri tahtasını, oklavasını alıp gelmişti ve incecik, kocaman yufkalar açılıp, büyük sofra sinilerine baklavalar,bağlanmıştı, kendi tabirleri ile. Akşam, çoğunlukla babaların başında sinilerle, ekmek fırınına doğru uzanan bir kafile oluşmuştu.

Bayram temizliği daha önceden yapılmıştı ama annem, soba tüttü, oda iyice kötü görünüyor diyerek, engel tanımayan ve ağır işlerde bana hiç sirayet etmemiş azmiyle, boya-badana işlerine girişmişti. Odalar boşaltılınca biz çocuklar karşı komşuya zorunlu misafir vaziyyetiyle ayaklanmıştık. Babam bizi dışarı çıkardığında şaşakaldık. Zira bir yandan savrulan kar sokağımızda bir tepe yüksekliğine ulaşmış ve ilkokul ikinci sınıf öğrencisi olarak ben dahil hepimiz ancak Babamın kucağında karşı komşuya gidebilmiştik. Yaşlı ve şeker komşu teyzemiz bize, masallar anlatmıştı şu an bile hatırımdan gitmeyen. 'Karanlık Dünya ile Işık Dünya' da padişahın her zaman üç olan oğullarından, yine en kahraman olan son oğulun maceralarını dinlemiştik. Ana sözü dinlemeyen keloğlanın altın-gümüş değirmenlerini kaybedişine hep birlikte kızmıştık. Benim çocukluğumda hasseten uzun kış gecelerinde misafirlikler fazla olur ve çocukların ısrarı ile de başlansa da, herkes tarafından merakla beklenen, devamı bir sonra ki güne kalabilen masallar anlatılırdı güzel tekerlemelerle başlanan.

Akşam eve dönerken, bizim meşhur Ayşe Teyzenin yine hangi komşu ile olduğunu hatırlamadığım ve bülbülün çektiği dili belası sözü gereği sık sık yapmak zorunda olduğu bir andı kalıyor kulaklarımda. Önce ' bayram başıma kara gelsin' le başlıyor ve ardından ' ben bu tür sözler etmemeye ağzımı Murdar Irmağında çalkaladım' gibi ilginç bir ikincisini ekliyordu. Ben yine O'nu Murdar Irmağının kenarında, o koyu yeşil suyuyla ve hikmeti nedendir bilinmez bir at gibi eğilip ağzına su aldığını hayal ediyorum. Bu arada şu an olmayan iki ırmağımız vardı şehrin içinde. Murdar ve Mısmıl Irmaklar.

Bugün Arefe günüydü. Bayram hazırlıkları tamamlandı. Kuru meyvelerle yapılan bayram çorbası, su böreği, baklava, sütlaç gibi demirbaş bayram yemeklerinin yanına arzu edilen ilaveler yapılmış. Sarmalık yapraklar hazırlanmış, lakin beklenen Kurban Bayramı olduğu için bayramın ilk günü kurban etiyle yapmak üzere bekletiliyordu. Ramazan ayı arefe günü akşamı neredeyse her evden sarma kokuları yükselirdi.

Evet arefe günü sabahındaydık ve onca bayram hazırlıkları maratonundan sonra, yedinci kardeşimiz aramıza katılmıştı ve kalabalıktan pek hazzetmeyen tarafımdan bir bunun sesi eksikti yorumu ile karşılandı.

Bayram, hatırladığım ilk kurban bayramlarından biri. Ara sıra karlara bata-çıka dışarı uzanıyorum, beyaz karlar üzerinde kırmızı kanlar, kurban kesen amcalar. Erken davranıp, işini bitiren ailelerin çocukları ellerinde tepsiler, kurban payları sıralanmış, kapıları tıklayıp, pay dağıtıyorlar. Ben uzak bir mahalle de yakınlarımızla kurban kesmeye giden babamın dönüşünü bekleyip, sokağın ucuna doğru göz gezdiriyorum.

Süpriz ziyaret bir sonraya kalsın diyorum. Hoşçakalın efendim.



9 yorum:

akçahan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...

Akcahan kar yazilarinin sonuncusunu yazdigina uzuldum. Gercekten hepsi de cok hostu. Yazindan yanlis anlamadiysam arife gunu bir kardesin dunyaya geldi, yani annen boya badana yaparken karni burnunda hamilyemis oyle mi? Ve anladigim kadari ile kardeslerin arasinda birer yas var. Bunlar belki cok detay ama takildim iste. Demek istedigim, su annelerimiz ne kadar guclu ve caliskan kadinlarmis. Simdiki gibi teknolojik kolayliklar da yokken butun evi bu sekilde cekip ceviriyorlarmis. Bir de kimi genc kizlarimiza bakiyorum da kendi islerini yapmaktan acizler. Bu kadar teknoloji bile az geliyor kimilerine..

Serra dedi ki...

Ben sanki son bolum var gibi anladim, surpriz ziyaret di mi? Merakta kaldim, bir sonraki misafirlige kalmis yarim masal gibi oldu. Merakla bekliyorum. Bu arada annen karni burnunda mi yapalim demis badanayi? Yoksa farkli bayram anilari birbirine mi karisik yazilmis?

akçahan dedi ki...

Merhaba Sevgi ve Serra;

Farklı bayram anıları değil, arefe günü kardeşim dünyaya gelmişti. Annem kendini maddi manevi çok yoran, haddinden fazla verici bir insan.

Yaş konusuna gelince Ablam benden 5 yaş büyük, ben kızkardeşimden 2 yaş. Son iki kardeşimiz 1 ve 2 yaşında iken yedi numara aramıza katılmıştı. Yani ablam 13, ben 8, kızkardeşim 6, ufaklar 2 ve 1 iken sonuncu geldi ve üçüz gibi büyüdüler.

Unknown dedi ki...

Ben nedense seni evin en buyuk cocugu diye dusunmustum de, kendim gibi.

NAZLICA dedi ki...

Semanur arefeler bayramlar hala Anadolu da hala aynı yaşanıyor. Anıları okuyunca hep kendimden birşeyler buluyorum. Mutlaka annem baklava ve su böreği yapar, güveç hazırlar, yaprak sarardı. Elimizden geldiğince devam ettiriyoruz biz de.Bu hazırlıkları hep kendi başına, hiç bir şikayeti olmadan, zevkle, coşkuyla yapardı.Ne büyük özveri ne büyük sevgi değilmi. Hele annenin bu kadar nüfusla herşeyi dört dörtlük yapmaya çalışması inanılası değil.Şimdi hamileler ilk günden ellerini karınlarına koyuyor ve hiç çekmeden 9 ay geçiriyorlar. Her nedense hep düşük tehdidi var, kıpırdasalar düşecek çocukları:))) Eli öpülesi annelerimiz. Sevgiyle ve çok iyi bir hafta sonu dileğiyle

Adsız dedi ki...

Ellerinize sağlık yine çok güzel bir tat bıraktı bende..Edebiyat alanında çalışmalarınız varmı yapmayı düşünüyormusunuz?

Admin dedi ki...

Sevgili Semanur cok sagolasin bu guzel nostaljilerin icin.Eger sana zahmet olmazsa bu yazilarini bitirdikten sonra bana bir iki tane o guzel memleket masallarindan yazarmisin. Benim cocuklarim buyudu, ama ben yinede onlara anlatacagim onlarda kendi cocuklarina anlatir ilerde, geleneklerimize bagli kalmalarini, hayattan dahada bir tat almalarina biraz daha katkimiz olur belki. sevgilerimle canim ellerine saglik.

Serra dedi ki...

Aslinda dantelci nin ricasini soyle bir seye mi cevirsek; herkes kendi evindeki yoresel hikayelerden, masal diye dinlediklerinden paylassa da bir tur arsiv gibi olsa. Dusunelim bunu Semanur abla. boylece zenginliklerimizi cocuklarimiza da aktarmis olalim , ne dersin?