21 Temmuz, 2006

TATİL


Önceki yazımda belirtmiştim yarından itibaren olmayacağım. Bir ay boyunca tavuk köftesi görülmemesi için bir kaç resim eklemeyi uygun buldum. Üstte görülen Sivas Şifahiye Medresesi. Eylül başında kısmet olursa görüşmek üzere. Allah'tan hepinize mutlu, sağlıklı, güzellikler dolu günler bahşetmesini diliyorum. Hoşçakalın. Posted by Picasa

20 Temmuz, 2006

TAVUK KÖFTESİ

Tavuk köftesi tatil öncesi belki de son paylaşımım. Kısmet olursa bu hafta son, tatile çıkmayı planlıyoruz. Tarif Sofra Dergisi'nin 95 li yıllara ait bir sayısından. Köfteleri patlıcan, patetes ve biber kızartması ile servis önerilmiş. O an evde patlıcan olmadığı için listeden çıkarıldı. Patatesi çocuklardan dolayı, biberi eşimi düşünerek tercih ettim. Yeşilliklerle arası iyi olan biri olarak, son anda yeşil soğanları elimle koparıp, yıkayıp bir dilim limon eşliğinde servise ekledim.

Bu ara elişi türü eklemiyorum. Elişi yazın pek yapılmaz ve modeller de ilgi görmez düşüncesi ile erteledim. Gezi ve diğer şiir, hikaye türünü artık Kızımla birlikte gulirana'da paylaşıyoruz. Küçükhanım ilk paylaşımını yaptı ve ilk günler neredeyse dakika başı kontrol etti. Baktı ziyaret var ama yorum yok, vazgeçti kontrolden.

Tarifimiz ise şöyle;
Malzemelerimiz:

- 1 adet tavuk göğsü
- 2 dilim bayat ekmek içi
- 3 yumurta
- 100 gr. tulum peyniri
- Bir tutam çok ince kıyılmış maydanoz
- Karabiber ve arzu edilen başka baharatlar
- Galete unu
- Kızartmak için; sıvı yağ.

YAPILIŞI:
Tavuk göğsü haşlanıp çok ince ayrıştırılır. Yumurtanın 2 si ve galete unu hariç tüm malzemeler yoğrulur. Köfte şekli verilip, önce yumurtaya, sonra galete ununa, en son yine yumurtaya bulanıp kızartılarak, havlu peçeteye alınır. Arzu edilen malzeme ile servis yapılır.



Gittiğim yerlerden mümkün mertebe görüntüler alarak, sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Planlarımızda bir değişiklik olmaz ise Ağustos sonlarına kadar olmayacağım. Güzel günler dileği ile, hoşçakalın.










Posted by Picasa

19 Temmuz, 2006

SALATALIK ÜRETİMİMİZ!

Salatalık Oğluşumun neredeyse tek ve çok fazla tüketiği bir sebze. İlki dilimlenecek, ikincisi bütün olarak... yenilecek gibi değişmez kurallarımız da mevcut. Bu yıl kendi salatalığını kendi üretmeye karar verdi çocukcağız ve başladık araştırmaya en yakın nereden fide temin edebiliriz diye. Aynı işyerinde görev yaptığımız ve aynı zamanda Uluslararası İlişkiler mezunu olması hasebiyle meslektaşım olan Sevgili Sedef'in bilgilendirmesi ile bu civarda bulunan büyük bir semt pazarından temin ettik. Hızla büyüdü, çiçeklendi ama, kornişon salatalık çıktı. Yavrucak bakıp, bakıp niye büyümüyor bunlar diye üzülünce, bunlar Senin gibi yavru salatalıklar deyip teselli ettik. Artık turşuluklarınız Ali'nin saksılarından Arkadaşlar! Hoşçakalın. Posted by Picasa

18 Temmuz, 2006

HAFTA SONUNDAN LEZZETLER/ ÇARŞAF BÖREĞİ, YAĞ MANTISI VE BOORSOK

Çarşaf böreğini Mutfakgüncesinden Sevgili Şaziye'nin blogunda görmüştüm. Mayalı olması ve yapılışının kolaylığı sebebiyle hemen mutfağa geçtiğim bir tarif. Lezzet olarak da tam puan alınca, misafirlerimize ikincisi yapıldı. Tarifte belirtildiği gibi, hazırlanıp, pişmesi bir saat içinde gerçekleşiyor ve size lezzeti yanında elde açılmış, güzel bir börek yapma mutluluğuda veriyor. Tarif için, www.mutfakguncesi.blogspot.com a bakılabilir. Ben tek fark olarak, geçen yaz eşimin memleketinden kilolarca aldığım susamı, senesi gelmeden bitirmek istediğim ve çocuklarım susamı sevdiği için bolca susam serptim.
Emeklilik Hobilerimden Sevgili Hülya'nın tanıtımı ile ilk ziyaretimi yaptım Sevgili Olsai'nin sitesine. Ortaasya mutfağını incelerken, Kırgız mutfağından babannesinin yaptığını belirttiği boorsok ve tokoç' u yapmaya karar verdim. İkisinde aynı hamuru kullandığını görünce, ben birazcık daha fazla ölçüleri geniş tuttum ve bizim Kayseri yöresinin, yağ mantısını da aynı hamurdan yapmış oldum. Ilık süt, çok az ılık su, maya, şeker ve tuzdan oluşan bir hamur. Yağ mantısında büyükçe açıp, kocaman mantılar şeklinde iç koyup kapatıp kızartıyorsunuz. Sarımsaklı yoğurt ve sosla servis malum şekilde. Boorsok da mantı gibi kesiliyor ve üzerine mutfak bezi örtüp bekletiyor ve kızgın yağda kızartıyorsunuz. Tokoç ben evden çıkarken henüz fırından çıktığı ve benim yetişmem gereken bir nikah, misafirlerde yakınlarımız olunca onu görüntüleyemeden çıkmış olduğumdan resmi yok. www.plovetconfit.net ten bakılabilir.
Posted by Picasa

17 Temmuz, 2006

ŞEFTALİLİ KEK

Şeftalili kek'ten daha önce bahsetmiştim. Kullanılan şeftali miktarı çok fazla olmadığı için stok üzerindeki etkisi az, damaklardaki etkisi ise fazla oldu. Peyzaj mimarı arkadaşımız Sevgili Sibel'in sayesinde balkonumuzdaki rengarek petunyaların kokusu, benim favorim olan tomurcuk ve kakule kokulu çayın yanında şeftalili bir kek güzel bir ikram oldu.

Bu haftasonu çok yoğun ve çok dolu geçti.Cumartesi sabahı sitesini Emeklilik Hobilerimden Sevgili Hülya vasıtası ile öğrendiğim Ortaasyalı bir arkadaşın verdiği Kırgız mutfağından hamur işleri deneyip, tatmaya vakit bulamadan, yoğun bir programımız olduğu için çıktım evden. Pazar günü Istanbul'a çok kısa bir süre için gelen Sevgili Tuhfe ile görüştüm ve O'nu bizzat tanımaktan mutlu oldum.

Tarife gelecek olursak;

- 3 bardak un
- 3 yumurta
- 1 su bardağı zeytinyağı
- 1.5 bardak şeker
- 1/2 bardak süt
- 3 adet ortaboy şeftali
- 1 paket+1 çay kaşığı kabartma tozu


Yapılışı:

Şeker ve yumurta yüksek ayarda çırpılır. Yağ ve rendelenip tavaya alınan ve suyu çekilen şeftaliler ve süt eklenir. Tekrar çırpılır. Enson kabartma tozu karıştırılmış un eklenir ve hafifçe karıştırılır. Ben kelepçeli kalıpta pişirdim normal kalıpta olabilir sanırım.
 Posted by Picasa

14 Temmuz, 2006

FIRINDA KREMALI KABAK

Haftalık zerzavat alışverişleri sırasında,son bir yıldır her nedense almayı alışkanlık haline getirdiğimiz kabaklara yeni bir tarif, farklı bir lezzet ararken, www.blogcu.com/baharcicegi, Sevgili Öznur'da bu tarife rastladım. Son zamanlarda edindiğim başka bir alışkanlıkta evde sayısı belirsiz yemek dergi ve stoğuna rağmen, artık neredeyse sadece netten araştırma yapmam sanırım. Kendi kendime önümüzdeki günlerde diğer kaynaklara da bakma temennisinde bulunarak yemeğe geçiyorum.
Hem pratik, hem lezzetli, hem de vejeteryan misafirlerimiz içinde güzel bir seçenek olması hasebiyle, bizim evde yapılabilecek tatlardan biri olarak oylanıp seçilmiş oldu. Vejeteryan derken Şirinemiz Candan'a ithaf olunur bu yemek.

Malzemeler:

-5-6 adet kabak
-2-3 havuç
- 200gr.kaymak(krema) (yaz mevsimi olduğu için yarıya indirmek daha uygun)
- yarım su bardağı süt (kremayı azaltığım için kullandım)
-2 kaşık un
-200 gr.rende kaşar
-Sarımsak ve sevilen baharatlar

YAPILIŞI

Kabak ve havuçlar halka halka doğranır. Tüm malzeme karıştırılıp, borcama yayılır.
150 derece fırında pişirilir.

Görüldüğü üzere oldukça pratik, bir o kadar da lezzetli. Tekrar denediğimde kabaktan ayrı düşünemediğim dereotunu da eklemeyi düşünüyorum. Teşekkürler Öznur.
 Posted by Picasa

13 Temmuz, 2006

ŞEFTALİ ŞERBETİ

Öncelikle www.gulirana.blogspot.com da paylaştığım Kütahya-Emet notları nihayet bitti. Kütahya dönüşü, Osmancık taraflarında eşim meyve almak için indiğinde şeftaliyi bir kasa aldığını öğrendiğimde, kendisi bol bol yesin çocuklar temennisine bulunmuştu ama; ben anneleri olarak bol bol yemeyeceklerinden ve bozulacağından emin olduğum için, tarifler düşünmeye başladım ve eve sağ-salim gelirsek netten arkadaşlara da bakayım dedim kendi kendime.

İlk olarak şeftalili keki denedim. Güzel bir kek oldu (daha sonra paylaşırım inşallah) ama, topu topu üç orta boy şeftali kullanıldığı için stoğa ciddi bir etkisi olmadı pek tabii olarak.

Portakalağacından araştırayım dedim ve Sevgili Hatice'nin 3 kg. şeftaliden yapılan şeftali şerbetini görünce, işte bu harika dedim. Hem sıcaklarda doğal bir meyve suyu, hem de şeftaliler heba olmayacak. Yaptıktan sonra ikram ettiğim insanlardan aynı tepkiyi almak ta beni mutlu etti, teşekkürler Hatice'ye.

Yapılışına gelince;

3 kg. şeftali
1 litre su
3 bardak şeker
3 adet limon.

Şeftaliler soyulup, çekirdekleri ayıklanıp doğranıyor. Üzerine bir bardak şeker ve iki limon suyu eklenip, serin bir yerde, bir gece ağzı kapalı bekletiliyor.

Ertesi gün, bir litre su, 2 bardak şeker ve bir limonla kaynatılıp soğumaya bırakılıyor.
Şeftaliler suyunu salmış oluyor. Kalanını da eziyoruz. Soğuyan şekerli, limonlu suya ekleyip, süzgeçten geçiriyoruz. Hatice'nin tarifi aldığı kitapta o günün şartlarına göre olsa gerek, şişelere konup, ağzı mumlanır denilmekteymiş. Kendisi kelepçeli kavanozları tercih ettiğini yazmıştı. Bardağa yarısına kadar koyup üzerine biraz soğuk su ekleyerek tüketiliyor. Bizim evde çok fazla içileceğini düşünerek ben, ağzı kapalı sürahilere koyarak dolapta sakladım ve sıcaklarda serin ve doğal bir içecek olarakev halkından ve misafirlerden beğeni topladı ve çabucak bitti. Tavsiye ederim, hoşçakalın efendim.
Posted by Picasa

10 Temmuz, 2006

BUGÜN YİNE...

Bugün yine çok yoğun bir gündü. Ne burayı güncelleyebildim ne de gulirana'da yarım kalan Kütahya-Emet izlenimlerini aktarabildim. Hele Emet düğünü yılan hikayesine döndü. Yarın görüşmek niyeti ile hoşçakalın.

07 Temmuz, 2006

KÜTAHYA GEZİSİNDEN

Nihayet bugün fırsat buldum, birkaç gündür biraz yoğunum. Esasında gezi yazı ve görüntülerini diğer blogumda paylaşıyorum ama, Kütahya gezi notlarını ekleyeceğimi burada belirttiğim için en azından başlangıcı burada olsun istedim.

Yukarıda yer alan görüntü Bilecik'ten. Osmanlı Devletinin kuruluşunun manevi mimarlarından Osman Bey'in hocası ve kayınpederi olan Şeyh Edebali Hazretlerinin türbesine çıkan yol.

Kütahya saat kulesi. Kütahya'yı tanıyanlar bilir, hemen tüm binalarda çiniler görmek mümkün. Yemek olarak güvecinin meşhur olduğu belirtildi. Bizim en ziyade ilgimizi çeken, hemen her tarlanın başında yer alan çeşmeler oldu. Kütahya'nın Pınarları türküsünü tamamen hakkettiklerini düşündük.

Çini çarşısını gezerken, Sevgili Nazlı'nın (Nazlıca) kulaklarını çınlattık. Çini çarşısı ve diğer Kütahya fotoğrafları ile rengarek geleneksel kıyafetlerin giyildiği Emet düğünü ve kaplıcaları ile ilgili notlar www.gulirana.blogspot.com 'da. Hoşçakalın.
 Posted by Picasa

03 Temmuz, 2006

Bugün esasında Kütahya notları ve görüntüleri yer alacaktı blogumda. Ama yoğunluğumdan dolayı gezi notlarımı, katıldığımız Emet düğününü tam anlatamayacağım için, bugün elişlerine yer verdim.

Yukardaki papatya işlemeli örtüyü, göreve ilk başladığım yıllarda, yakın kurumlarda görev yapan bir bey aile bütçesine katkı olması için makina nakışı olarak işleyip satıyordu. Efendiden, yaptığı işler gibi derli toplu görünümü olan, fedakar bir aile babasıydı. Becerinin yanı sıra, sevgi ve sorumluluk hissi dışında hiçbir şey, o insana bu işleri yaptıramayacağı düşüncesiyle adı yürek papatyaları olsun istedim.

Havlular benim. Kendimde bulunmasından ve hediye etmekten en çok hoşlandığım işler. Blogumu ilk açıldığından beri takip eden arkadaşlarım bilir, bu sevgi neticesi hatırı sayılır bir havlu koleksiyonum oldu.

Sağlığımı soran Sevgili Arkadaşlarıma evvela çok teşekkürler. İç güveysinden hallice gidiyoruz bakalım. Hoşçakalın.

 Posted by Picasa