29 Temmuz, 2005

28 Temmuz, 2005

Haberin Var mı?

Hakan Büyükdere'nin" Özür Dilerim Anne " adlı kitabından.
"6 yaşımda kaybettiğim biricik anneciğime" şeklinde bir ithafla yazılmış.

Haberin Var mı
Biliyor musun anne?
Sen aramızdan ayrıldıktan sonra
Ne çok değişiklik oldu, tatlı yuvamızda.
Beşiğimi salladığın,
"Ben ölürsem sana ne olacak?" diye ağladığın
Bahçesinde kaç defa düşüp de bacağımı incittiğim
Çiçeklerini suladığım,kuşlara yem verdiğim
O çardaklı evimizi sattık
Ve ardından
Pamuk Dedemin içinde yaşadığı
İlk güldüğüm ve ilk ağladığım yer
Her sokağında bir hatıram olan
Deresinde yüzdüğüm,balıklarıyla oynaştığım
Gecelerinde masal dinlediğim
Bahçelerinden meyvelerini yediğim
Köyümüzü terk ettik.
Babam yasını fazla tutmadı,anne
Yeşil gözlü,genç bir kadın geldi evimize
Yeni annemmiş güya,babamın dediğine döre.
İnsanın bir annesi olur,değil mi,anne?
Yalnızlık....
Sadece mezarda olmazmış,anne
Bir görsen ben şimdi neler yapıyorum.
Banyomu bile kendim yapıyorum
Gözüme sabun kaçıyor bazen ama,
Kızıyorlar diye ağlayamıyorum
Elbiselerimi kendim giyiyor,
Düğmelerimi dikiyorum,bazen
Senin öğrettiğin duaları çoktan unuttum,anne
Artık dualarımı gözyaşlarımla yapıyorum.
En çok ne istiyorum Allah'tan biliyor musun,anne?
Büyümek!
Yaşamadan çocukluğumu.
Şöyle güçlü kollarım olsun istiyorum
Bir de minnacık bir evim.
Parmaklarımın üzerine basmadan yürüyebileceğim,
Titremeden konuşacağım,
Korkusuz gülebileceğim
Bir evim.
Mezarından kalkıp gelsen babamı tanıyamazdın,anne
İş dönüşü akşamları öpmez oldu gözlerimden.
Söz verdiği o bisikleti bile almadı,sen ölünce.
Sünnet düğünü de yapmadı babam,
Ersin'in düğününde oluverdim sessizce
Kol saatim; işte o günden hediye
Şimdi ne mi yapıyorum,anne?
Yatılı sınavını kazandım, parasız okuyorum.
Umutla bakıyorum artık yarınlara
Ve büyük bir adam olduğumda,anne
İlk maaşımla bisiklet alacağım bir öksüze.

Ben ve arkadaşlarım bu şiiri okuyunca çok duygulandık.Paylaşmak istedim Sizlerle.......

Örneği Hafif Ama En Sevdiğim..

Hani derler ya gönül kimi severse güzel odur diye.Bende de ağır tabir edilen başörtüler olmasına rağmen bu en çok hoşuma gidenlerden.

Banyo Lifi

Kızkardeşim Fatma'nın hediye ettiği liflerden biri.

Maraş Tülbenti

Bu başörtü Rabia Ablanın hediyesi.Beyaz boncuk kullanılarak yapılmış iğne oyası.

27 Temmuz, 2005

Sapanca Gezisi-2

Erdemli'ye Hoşgeldiniz!..
Ceviz ve çınar ağaçları çoğunlukta.Çınar Osmanlıyı hatırlatır malum,ceviz de bana Nazım Hikmet'in "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında..." dizelerini hatırlattı.Yeşil ve şiir gibisi var mı...
Ali Bey ineklerin yanlarına kadar koşturup-umut fakirin ekmeği acaba at mı diye baktı.Sonunda gezi dönüşü buldu! Boşuna mı demişler 'arayan leylasını da bulur,Mevlasını da' diye...
Erdemlide bir köy evi.Alt kısmında dere içi alabalık üretimi


Erdemli Köyünden görüntüler..Bu fırında hanımlar kimbilir nasıl lezzetler pişiriyor..


Mahmudiye Köyü Yayla Alabalıktan kareler.



Suya atlara dayanamayan M.Ali Sapanca Gölünde yüzerken.

26 Temmuz, 2005

Pembe Patikler


Kızımla bir örnek yaptırdık bir arkadaşımızın annesine.Pembe boncuklar kullanarak örmüştü.

Bu da küçükhanımdan..

Kızım dede yadigarı bakırlardan birinde görüntülemek istemiş.Arka kısımdaki çiçeğin açmış pembe çiçekleri görünmemiş ama hikayesi ilginç.Büyükbabamın çiçeğinden Dayım üretmiş ondan da Babacığım fide alarak bana büyütmüştü.Babamın vefatından sonra eve getirdim.Üçü de nur içinde yatsınlar,hepimizin geçmişleri de.

Gül Böreği


Ailece sevdiğimiz böreklerden biri.Cuma günü yapılmıştı,umarım sizler de beğenirsiniz.

Malzemeler

5 adet yufka
150 gr.krema (kaymak)- Ben yakınımızdaki süthaneden alıyorum.Benim alışveriş yaptığım marketlerde satılmıyor olsa gerek,zira şarküteri bölümlerinde hiç müşerref olamadım!-
Haşlanmış ve püre haline getirilmiş patates
150 gr.beyaz peynir veya eski kaşar
1 kaşık yağ
2 tatlı kaşığı -silme-salça
Maydanoz,reyhan,kimyon,kırmızı biber,tuz

Üzeri için
yumurta sarısı,susam veya haşhaş

Yapılışı

Patatates yağda salça ve diğer malzemeler katılarak çevrilir.Ilındıktan sonra peynir rendesi katılır.En son krema ilave edilip karıştırılır.Yufkalar tam ortadan olmak üzere dörte bölünür.Geniş kenarına iç malzemeler konularak sarılır.Yuvarlayarak gül şekli verilir.Üzerine yumurta sarısı ve susam serpilerek fırına verilir.Denemek isteyenlere afiyet olsun.

25 Temmuz, 2005

Haftasonunun Özeti+Kartaltavuk



Cuma : Patatesli-Peynirli Gül Böreği yaptık.Tarifini resimleri ile birlikte yarın eklemeyi düşünüyorum.

Cumartesi :Düğün günümüzdü.İki ayrı düğün arasında mekik dokuduk.Kır düğünleri Ali Beyimizin favorisi!

Pazar : Yeni bir Sapanca Gezisi düzenledik.Bu sefer çocuklar gölde yüzdüler.Sapanca'nın Mahmudiye ve Erdemli Köylerindeki alabalık tesislerine gittik.Yeşilin her tonu ve otantik görünümleri ile tam bir kafa dinleme yeri...

Sapanca gezisi ve fotoğraflarını yarın koymayı düşünüyorum kısmetse.Bugün bana- Prof.Dr.Canan Çetin Hocamızın tabiri ile- 'kartaltavuk' hikayesini hatırlatan olayı ve 'kartaltavuğu' anlatmak istiyorum.Hafiften arkamıza yaslanalım,önce Sapanca Gölüne sonrada kartaltavuğun yumurtadan çıktığı köye gidelim.
Çocuklar göle girdi.Biz çok temkinliyiz ve kendimiz de girmiyoruz ya kolluk ta taktık Ali'ye.Hani ne olur ne olmaz.Çocuklar kenarda yüzüyor ama ya ileri giderse! Önce ben,sonra babası sandalyemizi alıp,göl kenarına oturduk.Çocuklarımızı izliyoruz.Ara sıra 'oğlum uzaklaşma'nidalarımıza bakılırsa belki de takip ediyoruz?! Eh haksız da sayılmayız sanırım,Zira kız iyi yüzemiyor,kolluk ta takmadı...Derken bir küçük çocuk siz deyin iki yaşında,ben diyeyim 2.5 yaşında.Hadi 3 olsun canım, ama pek küçük.Kendi kendine suda oynamış ta kenara çıkmaya çalışıyor.E tutup çıkardık.Sonra diğerlerine baktım, bir kaç tane daha biraz daha büyük,kolluksuz,simitsiz çocuk ve epey uzağında anneler keşfettim!

Kartaltavuk hikayesine geçmezden evvel fikirlerinizi almak istiyorum, onlar mı çok rahat ben mi kartaltavuğun ailesinden bir kare oluşturdum Sapanca'da. Zahmet olmazsa okuyun ve kararınızı bildirin lütfen!

Kartaltavuk Hikayesi
Köylünün biri tarladan gelirken kocaman bir yumurta bulmuş.Ceketinin cebine koyup eve getirmiş.Kümeste kuluçkaya yatmış olan tavuğunun altına koymuş.Gün gelip yumurtadan civcivler çıkınca, diğerlerine pek benzemeyen bir yavrusu daha olmuş ana tavuğun.Bu yavru farklı imiş farklı olmasına ama annelik hisleri ile onu da almış kanatları altına.

Günler-geceler geçmiş.Her canlı gibi bizim garip yavru da büyümüş.Bir gün gökyüzünde süzülen kara ve kocaman bir kuş görmüş.Anne demiş ben de onun gibi olmak istiyorum.Annesi "sakın haaa, o senin gibi tavuk yavrularını yakalayıp yiyen bir kartal!..Sen onun gibi olamazsın ve o sana zarar verir,onu görünce hemen kaç,bir daha da böyle bir söz duymayayım" demiş.Sonraki günlerde de benzer sorularına benzer cevaplar almış yavrucak.

Peki sonra ne olmuş sizce? Bizim kartaltavuk öldüğünde kartal mezarlığına mı tavuk mezarlığına mı gitmiş?! N e yazık ki tavuk mezarlığına...Zira ailesi,çevresi ona bir tavuk olduğu uçmasının, göklerde süzülmesinin imkansız bir hayal olduğu noktasında şartlandırmış. O da hiç bir zaman kabuğunu kırıp uçamamış, tıpkı "öyle yapamazsın, böyle yapamazsın" türü cesaretsizlik ve kendini tanıyamama sürecinde büyüyüp farklı ve büyük işlere imza atması mümkün olmayan kartaltavuk çocuklar gibi.

Ben çocukların kartaltavuk değil kartal olarak yaşamasına özen göstermeye çalışırken Sapanca karesinde kartaltavuğun annesi rolünde mi oldum ?

Nagazaki ve Çanakkale

Saygıdeğer Hocamızın anlattığı hikayeyi bu vesile ile hatırladıktan sonra; hocamızın anlattıkları ile örtüşen, okuduğum bir yazıdan da kısaca bahsetmek istiyorum.

Bir japon düşünür anlatıyor.Bir japon çocuğu ilkokula gelince biz onu Nagazaki'ye götürürüz ve deriz. "Bak yavrum biz fazla bir yer altı- yer üstü zenginliği olmayan ve çok sık sarsılan adalar üzerinde yaşıyoruz.Eğer, çalışmazsan ülken geri kalır ve bu II.Dünya Savaşından bu yana ot bitmeyen Nagazaki Bölgemizde olduğu gibi düşmanlar gelir ve ülkeni bombalarlar.Ama sen çalışır, güçlü bir ülke olursan kimse buna cesaret edemez.O yüzden, çalış! Çalış! Çalış! deriz.

Biz de ise ülkemizin bir cennet olduğu yer altı ve yer üstü zenginliklerimizden bahsedilir.Doğru yalnız, japon düşünürün tavsiyesinde belirttiği gibi alıp Çanakkale'ye götürsek zayıf olursak, güçsüz bir ülke olursak yine düşmanların ilerlemiş silahları ile vatanımızı almak için gelebileceğini ve daima çalışmamız gerektiğini anlatsak.Birlik beraberlikle herşeye rağmen düşmanı uzaklaştırdığımızı da anlatarak top yekun olmanın,ufak farklılıklara takılmamanın önemini izah etsek. Herşeyin daha iyi ve ileri olması dileklerimle.

21 Temmuz, 2005

Kısa bir aradan sonra...




Yine mi havlu dediğinizi duyar gibi oluyorum ama...Hele bunları bitireyim de seri tamamlansın!

Bendedir


Ne azap,ne sitem bu yalnıztan,
Kime ne,aşılmaz duvar bendedir.
Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği diyar bendedir.

Yaram var,havanlar dövemez merhem;
Yüküm var,pazarlar bulamaz dirhem.
Ne çıkar,bir yola düşmemiş gölgem,
Yollar ki Allah'a çıkar bendedir.
Necip Fazıl KISAKÜREK

20 Temmuz, 2005

sobe


Sevgili Margot ve Sevgili Aslı beni de sobelediler,doğrusu sobeleneceğim aklıma gelmemişti ama dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.

Ilk mutfak maceran neydi? Neler hatirliyorsun?

Mutfakla macerası olarak okul öncesi tabağa zeytinyağı koyup,ekmek doğrayarak elimde bir çatalla anneme yakalandıklarımı saymazsak (elbiselerimin önünü yağdan kullanılamaz hale getirdiğim için) ilkokul 3.sınıf Hayat Bilgisi kitabında kış eğlencelerinin anı olarak anlatıldığı bir bölümde tel helvası yaptıklarını ve kabaca aşamalarını anlatıyordu.Sanırım bizim ders kitabımız değildi,bir arkadaşımızın ablasının eski kitabı idi.Ben de tel helvası tarifi olan kısmı izin isteyip kestim.Kavga ettiğimiz Meral isminde bir arkadaşım yarısını yırtınca vazgeçmeyip kalanıyla yapmaya karar verdim,Nasrettin Hoca misali.Tabi tarifte ölçü v.s. zaten düşünemiyorum.Eve geldim yaptım.Sonra bahçeye karın üzerine çıkarıp ha bire karıştırdım amma lakin bizim tel helvası tuğla gibi sert bir hale dönüştü!Çok kardeşli evimizde uzun yıllar tel de tuğla da inşaat malzemesi sonuçta ha o,ha o biri şeklinde beni çok kızdıran espiri oldu çıktı bizim helva!

Yemek yapma stilini en cok etkileyen kimdi?

Yemek yapma sitilimi ilk etapta Anneciğimden aldığımı düşünüyorum.Evden ayrılıp,üniversiteye gittiğimde mantı,içli köfte,açma börek-baklava gibi yemeklerin zor ve her zaman yapılmayan yemekler olduğunu öğrendiğimde ilk etapta çok şaşırdım.Zira onlar benim Annemin günlük yemeklerindendi ve hazırı da eve hiç girmezdi.O da Anneannemden aldığı güzel yemek yapma ve misafir ağırlama alışkanlığı ile tek büyüyen bir çocuk olmasına rağmen 7 çocuklu evinde hepimize özel baktı ve 10 görümceli tek gelin olarak evine gelen hiçbir misafiri kendi tabiri ile "sofrasız kaldırmadı."Farklı lezzetleri denemeyi de Ondan öğrendim.Çünkü yine Annemin deyimi ile "başka yerli" insanlardan yemek öğrenmeye önem verir ve denerdi.1997 yılından itibaren de Sofra dergilerini stoklamaya başladım desem abartılı olmaz sanırım.Diğer dergiler,gazetelerden kestiklerim,tv ve eş-dosttan aldığım notlar da stilimi etkileyenler arasında.Unutmadan bir güneyli ile evli olmak ve onun damak zevkide etkiledi tabii ama zorlandığım lezzetler değildi acısı dışında.

Yemege ve yemek dünyasina olan ilgini kanitlayan bir resmin var mi? Bize göstermek ister misin?

Benim çocukluğumda bu kadar çok fotoğraf çekilmediğinden olsa gerek yok.11 yaşlarında lokma hamuru yoğurmaya çalışırken hamura bulanmış ve kurtaramadığım ellerimle (bir yandan da bir daha yoğurmayacağıma sağdan soldan duyduğum yeminleri ederken) bir fotoğrafım olsun isterdim.

Mutfakta kendisine karsi fobin olan birsey var mi? Yaparken seni/avuclarini terleten bir yemek mesela?

Ortaokulda kız meslek lisesinin orta bölümünde yemek pişirme ve gıda dersinde yaptığımız fındıklı rulonun ikincisini evde arkadaşlarımla yapmaya kalktığımızda yağlı kağıda yapışıp kaldığından dolayı rulo pastalara cesaretim yoktu,ilk kez portakal ağacının sayesinde deneyip,başarabildim.

Mutfakta hangi yardimcini vazgecilmez buluyorsun? Alipta cok gereksiz buldugun nedir mutfakta?
Mikser,keskin bıçaklar,hamur açma tahtası,oklava.Bir çok kişi gibi mutfak robotunu ve de tüplü sacı gereksiz buluyorum kendi adıma.

Bir kac garip belki de komik yemek cesidi söyle, senin cok sevdigin ama senden baska kimsenin sevmeyecegini düsündügün bir yemek.

Ben çok mu klasiğim bilmem ama benden başka kimsenin sevmeyeceği bir lezzet aklıma gelmiyor.

Hangi 3 malzemeden veya yemekten vazgecemezsin?

zeytinyağlı,ızgara et ve sütlü tatlı,mümkünse krem karamel.

Üc kisa soru daha
En cok sevdigin dondurma cesidi...

sade,fıstıklı,karemelli.

Asla yemegi düsünmedigin sey...
karalahananın kıyılarak unla ve iç yağı ile yapılan bir yemek.Adını bilmiyorum.Bir kez tatdım.
Özel bir yemegin/ spesiyalin var mi?
En çok sarma-dolma,börek ve bulgurlu köfteleri yapmaktan hoşlanıyorum,spesiyal sayılırmı bilmem.

Seni sobeleyen ebeleyen asci:
Margot ve Aslı!(zeytin ağacı)

Sobeledigin Ebeledigin 3 asci:
Pek kimse kalmadığı için üç değilde sadece Münevver Abla'yı sobeliyorum.

Balkondaki Japon Gülümüz

18 Temmuz, 2005

Erikli-Antep Fıstıklı Kek

Havlulara biraz ara vereyim istedim.Erikli-Antep Fıstıklı Keki kızımla, geçtiğimiz cumartesi gelen misafirlerimize yaptıklarımızdandı. Bad'ın tarifine de yazalım dedi küçükhanım ama,Sivas-Tokat yöreleri dışında alışılmadık bir lezzet olduğu için düşünmedim.Fotoğrafı çekerken yine vazgeçemediği çiçekleri koymuş bizimkisi!






Malzemeler
3 yumurta
1+1/4 bardak şeker
1 bardak z.yağı
4 kaşık kakao
yarım bardak süt
yarım bardak siyah erik püresi
yarım bardak irice dövülmüş a.fıstığı
1 su bardağı file halinde antep fıstığı
kabartma tozu,2 bardak kadar un.

Yapılışı:Yumurta ile şeker çırpılır.Yağ,süt ve erik ilave edilerek çırpmaya devam edilir.En son kabartma tozu ve yarım bardak fıstık katılmış un ilave edilerek düşük ayarda çırpılır.Yağlanmış ve unlanmış kalıba dökülür,üzerine file antep fıstığı serpilir.Önceden ısıtılmış fırında pişirilir.
Antep fıstığının fırınlanması dolayısı ile hem hoş bir koku, hem de kekle birlikte sıcak kuruyemiş tadı alıyorsunuz.Tavsiye ederim.

15 Temmuz, 2005

Mavili-2

Mercan


Pembe-2


Sarışın-2


Yaldızlı-2


En Sevdiğim El Ürünü-Havlular


Hoş kokulu bir sabun ve şık bir dizayn ile en güzel hediyelerden biri havlular bana göre.Hazırlıksız anlarınızda da iyi bir kurtarıcı.En son Medine'de, Isfahanlı çok muhabbetli bir Teyze ile Isfahan'a gitti benden önce bir havlum.(Başta Suriye ve Mısır olmak üzere tüm Ortadoğu Ülkelerini görmek istiyorum kısmetse.) Yarın devam etmek üzere şimdilik hoşçakalın..

Yaldızlı-1

Pembe


Sarışın


Mavili


14 Temmuz, 2005

Kadıköy Vapurundan..


M.Ali vapurun ardından köpüren denize bayılıyor.Biz de hobisi olsun diye onu fotoğraf çekmeye teşvik ediyoruz. İlk eseri bir güldü,bunlarda ikincisi.

Sapanca Göl'ünden..


Bekir Dayı'nın Köftesi,Nam-ı Diğer Çullu Köfte